Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 138.Sayı (Kasım-Aralık 2017)

Enerji ve Çevre / Kasım-Aralık 2017 45 enerji-dunyasi.com Fiyat bilgisi, petrole endekslenmek yerine artan şekilde, farklı doğalgaz kaynakları arasındaki rekabete bağlı olmaktadır. Varış noktası esnekliği ile, ve doğalgaz merkezi temelli fiyatlandırma ve spot bulunabilirlik ile, ABD LNG’si doğalgaz pazarının tamamında öngörülen değişimlerin pek çoğu için katalizör görevi görecek. Her ne kadar, değişimin sürati ya da yönünü ile ilgili belirsizliğin yeni yatırımları geciktirmesi durumunda doğalgaz pazarlarında bir sert düşüş olması riski olsa da, yeni doğalgaz düzeni doğal- gaz güvenliği anlamında kazanımlar getirebilecek. Daha uzun vadede daha büyük ve daha sıvı bir LNG pazarı enerji sisteminde bir başka yerdeki azalan esnekliği telafi edebilecek (örneğin bazı ülkelerde kömür temelli üretim devre dışı kaldıkça daha düşük ya- kıt-değiştirme kapasitesi gibi). Tahminlerimize göre 2040 yılında önde gelen ithal edici bölgelerin ithalat seviyelerini %10 kadar arttırması yaklaşık on gün kadar sürecek; bu süre bugün Avrupa, Japonya ve Kore’de gerekli olan süreden bir hafta daha az. HAVA KALITESI Politikalar artan şekilde hava kalitesine odaklanıyor ve bütün önde gelen hava kirletici maddelerin global emisyonları projeksi- yonlara dahil edildi ancak bunların sağlık üzerindeki etkileri şid- detli olmaya devam ediyor. Pek çok endüstriyelleşmiş toplumda yaşı ilerleyen popülasyonlar hava kirliliğinin etkilerinden daha fazla zarar görüyorlar ve şehirleşme de trafikten kaynaklanan kirleticilere maruz kalma oranını arttırabiliyor. Yeni Politikalar Se- naryosunda, her ne kadar kirlilik kontrol teknolojileri daha yaygın şekilde uygulansa ve enerji hizmetleri daha verimli şekilde sağ- landığı için ya da (rüzgar ve güneş enerjisinde olduğu gibi) yakıt yanma süreci olmaksızın sağlandığı için diğer emisyonların önüne geçilse de, tüm dünyada dış mekan hava kirliliğinden kaynakla- nan prematüre ölümler bugünkü 3 milyon seviyesinden 2040 yı- lında 4 milyon seviyesine yükselecek. GHG EMISYONLARI Global enerji kaynaklı CO₂ emisyonları, her ne kadar artış yakın zamanda düzlüğe ulaşmış olsa da, Yeni Politikalar Senaryosunda 2040 yılına kadar hafif bir artış sergileyecek. Bu sonuç, iklim de- ğişikliği anlamındaki olumsuz etkileri engellemekten çok uzak an- cak bazı olumlu işaretler mevcut. Yeni Politikalar Senaryosunda öngörülen 2040 emisyonları bir önceki perspektifte olandan 600 milyon ton daha az.(36.3 gigaton[Gt]’a kıyasla 35.7 Gt). Çin’de CO₂ emisyonlarının, düşüşe geçmeden önce 2030 yılında 9.2 Gt seviyesinde (şu anki seviyelerin sadece çok az üzerindedir) düz- lüğe ulaşması bekleniyor. her ne kadar elektrik talebi %60 artsa ve global GSYH %125 yükselse de, günümüz ila 2040 arasında, elektrik üretim sektöründen kaynaklanan global emisyon sevi- yesi %5 artış ile sınırlı kalacak. Ancak elektrik üretim sektöründe görülen değişim hızı eşsizdir: ulaştırma sektöründe petrol kulla- nımından kaynaklanan CO₂ emisyonları 2040 itibarı ile (düzlüğe erişecek olan) kömür kaynaklı elektrik üretim tesislerinden gelen CO₂ emisyonları ile ancak aynı seviyede, ve de aynı zamanda en- düstriyel sektörden gelene emisyonlarda da %20 artış var. SÜRDÜRÜLEBILIR KALKINMA SENARYOSU Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu, sürdürülebilir ekonomik kalkınma için çok önemli olan bir dizi enerji bağlantılı hedefe ulaşma anlamında bütünleşik bir yol sunmaktadır: iklim stabili- zasyonu, daha temiz hava ve modern enerjiye evrensel erişim, ve de aynı zamanda enerji güvenliği risklerinin azaltılması. Bu se- naryonun başlangıç noktası bir dizi istenilen sonuçtur ve senaryo bunların ortaya konulabilmesi için nelerin gerekli olacağını dik- kate alır. Bu sonuçların ortak noktası CO₂ emisyonlarında erken bir tepe noktası elde edilmesi ve ardından Paris Sözleşmesi ile uyumlu şekilde hızlı bir düşüş olmasıdır. Buradaki temel bir bulgu, bu süreci daha fazla zorlu hale getirmeksizin elektrik ve temiz pi- şirmeye evrensel erişimin mümkün kılınabileceği şeklinde. Buna ilave olarak Daha Hızlı Geçiş senaryosu ile de politikaların CO₂ emisyonlarında nasıl daha da hızlı ve sert bir düşüşü tetikleyebi- leceğini ve iklim risklerini nasıl sınırlayabileceğini inceledik. Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosunda, düşük karbon kay- nakları 2040 yılına kadar enerji portföyündeki paylarını iki kat arttırarak %40 seviyesine çıkartmaktadırlar, verimliliği arttırma- ya yönelik bütün alternatifler devreye alınmaktadır, kömür talebi hızlı bir düşüşe geçmektedir ve petrol tüketimi bunun ardından tepe noktasına ulaşmaktadır. Elektrik tüketimi tamamen dekar- bonize hale gelmekte ve 2040 itibari ile yenilenebilir kaynaklara (%60), nükleer kaynaklara (%15) ve de aynı zamanda karbon ya-

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=