Enerji ve Çevre Dünyası Dergisi 148. Sayı (Mart 2019)

Enerji ve Çevre / Mart 2019 35 enerji-dunyasi.com S on yıllarda dünya ikliminin değiş- mekte olduğunu çok daha net gözlemlemeye başladık. Bunun nedenleri olarak endüstriyel faaliyetle- rin belirli yerlerde yoğunlaşarak artması ve her çeşit doğal kaynağın gelişi güzel ve hoyratça kullanılması gösterilebi- lir. İnsanların yaşam düzeyleri, konfor anlayışları ve gelişmişlik ölçütleri her geçen yıl çok daha fazla artıyor. Küre- selleşmenin ve gelişen teknolojinin etkisiyle insanların yaşam şekillerinin de değişmesi tüm insanlık üzerinde ivmeli bir baskı oluşturuyor. Örneğin 40-50 yıl sonra yaşayacağımız şehir- ler şimdiki şehirlerden çok daha farklı olacak. Bunun gerçekleşmesinde çok iyi uyumlandırılmış yatırımlar ve dola- yısıyla da altyapı ve finans önemli bir rol oynayacak. İşte bu süreçte kalkınma düzeyimizi düşürmeden ama olumsuz iklim deği- şikliklerini de yavaşlatmak, hatta olası ise durdurabilmek için ilk alabileceğimiz önlem düşük karbon teknolojileriyle sürdürülebilir bir büyüme hedefle- mek olabilir. Pek çok kurum ve kuruluş enerji stratejilerinde öncelikle karbon- suzlaştırmayı merkeze almakta ve olası iklim değişikliğinin yıkıcı etkilerinden kaçınmak için dünyamızı yaşanabilir ve güvenli bir geleceğe taşıyacak kalkınma modelini gerçekleştirebilecek mekaniz- maları hayata geçirilmeye çalışmakta. Günümüzde yaşanmakta olan kontrolsüz gelişmenin nedeni olarak “Nasıl daha verimli ve çevreci bir üretim yapılabilir?” düşüncesi yerine “Ne kadar daha fazla tüketim sağlanabilir?”e yönelik baskılar olduğu belirtilmekte. MUHITTIN TEKMAN Makina Mühendisi - MBA B2B Medya Yayın Danışmanı YAŞANABILIR BIR ÇEVRE VE ÜLKE İÇIN YENILENEBILIR ENERJI VE ENERJI VERIMLILIĞI ÖNCELIK OLMALIDIR “En az maliyetle dengeli bir iklim poli- tikasının gerçekleştirilebilmesi” hede- fine uygun bir kalkınma modeli düşü- nüldüğünde ise bunun sadece düşük karbonlu bir model ile yapılabileceği öngörülmekte. OECD tarafından hazırlanan ‘İklime Yatırım, Büyümeye Yatırım’ raporu, Dünya Ekonomik Forumu’nun “2019 Küresel Riskler” raporu ve Ara- lık 2018’de gerçekleşen BM İklim Zir- vesi’nde bu yönde verilen mesajlar, Avrupa Birliği Paris Anlaşması’nın uzun dönemli hedefleri ile uyumlu olarak 2050 yılında karbon-nötr ekonomiye geçeceklerini duyurması ile Uluslara- rası Enerji Ajansı tarafından yayımlanan Dünya Enerji Görünümü 2018 Rapo- ru’nda yer alan Sürdürülebilir Kalkınma Senaryosu hep bu konuları işlemekte. Ayrıca TÜSİAD tarafından 2017 yılında hazırlanan Tutum Belgesi’nde de iklim değişikliğiyle mücadele ve düşük kar- bonlu kalkınma konularındaki yaklaşım- lar ve politika önerileri vardı. Gelişmişlik ve kalkınma sürecini yoğun bir şekilde yaşamakta olan Tür- kiye için enerji arz güvenliği en önemli konulardan biri. Çok büyük oranda dışa bağımlı olduğumuz bu konuda enerjiyle ilgili politikalarımız birbirini tamamlayacak şekilde olmalı, enerjiyi üretenler ve kullananlara yönelik olarak bilgilendirme ve eğitim amaçlı çeşitli çalışmaları da ivedilikle uygulamaya geçirmeliyiz. Ülkemizin özellikle son yıllarda gerçekleşen hızlı nüfus artış oranının yanı sıra yurt dışından aldığı göçler nedeniyle öngörülemeyen şekilde artan nüfusu ve buna koşut ekonomik büyümesi, var olan enerji gereksinimi- mizi daha da artırmakta. Buna çözüm için yenilenebilir enerji kaynakları ile enerji verimliliğindeki potansiyelimizi en kısa zaman içinde kullanıma sunmak zorundayız. Geleceğin enerji sistemini hükümetlerin uygulayacağı politikalar belirleyecek. Yenilenebilir enerji ala- nında ülkemiz ve çevre ülkeler bazında çok fazla fırsat olduğu görülüyor. Ancak enerji politikalarının yanı sıra sanayi hatta tarım politikalarının da öncelikli olarak düşünülmesi, birlikte uygula- nabilirliğini sağlayacak mevzuatlarla yürürlüğe sokulması öncelikli olmalıdır. Örneğin; enerjiyle ilgili tarafların katı- lım sağlamalı ve karbon vb. politikalar bir arada ve doğru verilerle gündeme alınmalı, çevresel konularla ilgili ver- giler de yine çevre ile ilgili konulara harcanmalıdır. Türkiye sahip olduğu çok büyük kapasitedeki yenilenebilir enerji potansiyeline ve var olan bina ve sanayi tesislerinde yapılabilecek önemli enerji verimliliği fırsatlarına yönelik olarak ivedi çalışmalar yapmalı ve kullanıma sunmalıdır. Bu konularla ilgili olarak düşük karbonlu, olası ise karbonsuz ve enerji verimli bir geleceğe yatırım yapılarak hem yerel kaynaklarımız kullanılabilir hem de enerji arz güvenliği sağlanarak, iç ve dış ticaretimiz daha dengeli bir hale getirilirken, yeni ekonomik faali- yet alanları yaratılarak istihdamda da artış sağlanabilir. Tüm bunlar gerçek- leştirilebilirse yaşam çevre kalitemizin iyileştirilmesinde de önemli katkılar sağlanabilecektir. n GÜNCEL YORUM

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=