Dilek AÅŸan

Taksim Danışmanlık Hizmetleri Kurucu Genel Müdürü / Global Raporlama Uzmanı

YeÅŸil badana, yeÅŸil aklama, yeÅŸil göz boyama veya buna benzer tanımlamalar... Hepsi de bir ürünün - aslında öyle olmadığı halde - çevreci, doÄŸa dostu, sürdürülebilir vb ÅŸeklinde lanse edilmesini anlatıyor. Amaç, tüketicilerin çevresel konulardaki hassasiyetlerinden faydalanmak ve ürünü “yeÅŸil”miÅŸ gibi tanıtmak. Bugün birçok firma yaÅŸil badanayı bir pazarlama stratejisi olarak kullanıyor ve ne yazık ki birçoÄŸunun bunda baÅŸarılı olduÄŸunu söyleyebiliriz. Gerçek anlamda sürdürülebilir olmanın ve çevresel sorumlulukları yerine getirmenin faydaları uzun vadede kendini göstereceÄŸinden kısa vadede ürün satışındaki artışlar çok daha cazip geliyor haliyle markalar için. Hatta bazı markalar bunun için çok ciddi bütçeler ayırıyor. Yaklaşık yarım asırdır kullanılan bu yöntem, markalar ile müÅŸteriler arasında çok etkili bir iletiÅŸim aracı oluyor. Çünkü markalar her ne olursa olsun insanların “yeÅŸil” olarak tanıtılan ürünlere ilgi gösterdiÄŸini ve bu tür tanıtımların marka prestijini yükseltiÄŸini biliyor. Çözüm ise çok basit; tüketicilerin bu konuda daha bilinçli olması ve markaların yeÅŸil badana tuzağına düÅŸmemeleri gerekiyor.

Çevresel konulardaki farkındalık tüm dünyada özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren artmaya baÅŸladı. Sadece kiÅŸi veya kurumların deÄŸil, hükümetlerin bu konuda çeÅŸitli giriÅŸimlerde bulunmaya baÅŸladığını görüyoruz. Bu yıllarda özellikle nükleer karşıtı olan insanların sesinin daha gür çıkmaya baÅŸladığını söyleyebiliriz. Küresel ısınma ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi ile ilgili konuların dünya gündeminde yeni yeni filizlenmeye baÅŸladığı dönemlerdi bu yıllar.

Teknolojinin geliÅŸmesiyle birlikte bilgiye ulaşımın kolaylaÅŸması ve medya organların toplumsal hayatı ÅŸekillendirmede çok önemli mesafeler katetmesiyle beraber, markaların ürün tanıtımları toplumda hızlı bir ÅŸekilde karşılık buluyordu artık. Bu nedenle markaların da çevresel konulara karşı duyarsız kalması pek olası deÄŸildi. Bazı markalar kurumsal felsefesinde çok köklü bir deÄŸiÅŸikliÄŸe giderek artık gerçek anlamda çevreci, sürdürülebilir, doÄŸa dostu, enerji verimli, karbon ayak izi düÅŸük ürün ve hizmetler üretmeye baÅŸladı. 

Yazının devamı için tıklayın