Türkiye Rüzgar Enerjisi BirliÄŸi (TÜREB) 27 Åžubat’ta kamu ve yatırımcıları bir araya getiren sektör toplantısı düzenledi. Enerji Bakanlığında gerçekleÅŸen toplantıda daha çok 2020 yılı sonrasındaki yerlileÅŸme politikası ve iÅŸletmede olan santrallerin ilave kapasite artış talepleri üzerinde konuÅŸuldu.  Toplantının açılış konuÅŸmalarını TÜREB BaÅŸkanı Mustafa Serdar Ataseven, EPDK BaÅŸkanı Mustafa Yılmaz, ETKB MüsteÅŸarı Fatih Dönmez, TBMM Çevre Komisyonu BaÅŸkanı Muhammet Balta yaptı.

Türkiye Rüzgar Enerjisi BirliÄŸi (TÜREB) BaÅŸkanı Mustafa Serdar Ataseven yaptığı konuÅŸmada geçen yılın rüzgar için mihenk taşı olduÄŸunu belirterek, YEKA’da dahil olmak üzere toplamda 4.000 MW’a yakın bir kapasitenin rüzgar enerjisine tahsis edildiÄŸini söyledi. Yaklaşık 5 milyar dolarlık yatırım için Türkiye ataÄŸa kalktı ifadesini kullandı.
Sektörün sorunlarına iliÅŸkin konu baÅŸlıklarını sıralayan Ataseven, son beÅŸ yılda yüzde 30 büyüyen sektörün, geçen yıl yüzde 12,5 oranında büyüdüÄŸünü belirtti. Rüzgar enerjisinde ilerlemenin devam etmesi için sektörün taleplerine kulak verilmesi gerektiÄŸini vurgulayan Ataseven ÅŸöyle konuÅŸtu: “ Kurulu gücümüz 6.872 MW’a ulaÅŸtı. Ä°nÅŸaa halindeki santraller 500 MW’a kadar geriledi. Geçen yıl yapılan yarışmaların hayata geçebilmesi için 3-4 yıllık bir süreye ihtiyaç var. Bu süre zarfında özellikle yerli sanayicileri ayakta tutmamız lazım. Yaklaşık 2 milyar dolarlık kapasite artış talepleri için kararın bir an önce verilmesi, sektörün yavaÅŸlamasının önüne geçecektir.” 2020 sonrasındaki RES mevzuatının netleÅŸmesi konusuna da dikkat çeken Ataseven, mevcut yarışmaların YEKA mevzuatındaki fiyat teklif mekanizmasına benzer bir ÅŸekilde devam etmesini istediklerini ve 15 yıl boyunca alım garantisi saÄŸlanmasını beklediklerini belirtti.

Ä°kinci YEKA baÅŸvurularının ve 2015 yılında TEÄ°AÅž tarafından açıklanan ve iki kez ertelenen 2.000MW’lık baÅŸvuruların Nisan 2018’de alınmasını beklediklerini de ifade eden Ataseven, RES katkı paylarının Tüfe ile güncellendiÄŸini ve TÜFE’deki artışların iÅŸletmedeki santralleri zorladığını belirterek, bunların Türkiye elektrik ortalama toptan satışına göre belirlenmesini istediklerini de dile getirdi.Ayrıca 2.820 MW’lık kapasite tahsisi yarışmasında 85 projeden, 69 firmanın eksi fiyat verdiÄŸinin altını çizen Ataseven, bankalarda fiyat tahmin mekanizması net olmadığı için finansla ilgili sıkıntıların baÅŸ gösterdiÄŸini ve fiyatların sabitlenmesi yönünde taleplerin geldiÄŸini de sözlerine ekledi.

EPDK olarak her zaman sektörün yanında yer aldık

EPDK BaÅŸkanı Mustafa Yılmaz ilk dönemlerde sektöre can suyu vererek sektörün ilerlemesine katkı saÄŸladıklarını belirterek sözlerine baÅŸladı. Ä°ktidarın, EPDK’nın ve sektörün sayesinde, teÅŸvik edilen sektör olmaktan çıkıp, eksi fiyatlarla rüzgar enerjisi üretimi yapan bir sektör haline dönüÅŸtüÄŸünü; yerli ve yabancı yatırımcıların elini taşın altına koyduklarını belirtti. Piyasa dinamiklerini hiçbir zaman unutmadıklarını söyleyen Yılmaz, 2020 yılı sonrasındaki mevzuatın belirlenmesi gerektiÄŸinin farkında olduklarını, fakat sektörün ÅŸu an “ben alım garantisi istemiyorum hatta sisteme para bile verebilirim” dediÄŸine dikkat çekti.

Özellikle enflasyonla güncelleme konusunda ne yapabiliriz, DSÄ°’deki modellemeye bakıp, bununla ilgili yapabileceÄŸimiz bir ÅŸey varsa yaparız diyen Yılmaz, “Bugüne kadar kendimizi sektörün yerine koyarak ilerledik. Her zaman sektörün yanında yer aldık, bundan sonra da yanında olacağız. Ä°nÅŸallah pil teknolojisinin de geliÅŸmesi ile rüzgar sektörünün ve yenilenebilir enerjinin daha da ilerleyeceÄŸine inanıyoruz.” ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Kopyala yapıştır, tak çalıştır deÄŸil, yap çalıştır modelleri üzerine çalışıyoruz

Enerji Bakanlığı MüsteÅŸarı Fatih Dönmez, özel sektörle kamunun yol haritasını birleÅŸtirmek amacıyla yapılan toplantıları deÄŸerli bulduklarını ifade etti. Bakanlığa iletilen talepler üzerinde çalışıldığını söyleyen Dönmez, soruların bazılarının cevabının zamana baÄŸlı olduÄŸunu iletti.2000’li yıllarda 30 MW kurulu güçten bugün 6.800 MW’ a çıkan kurulu gücün bir baÅŸarı hikayesi olduÄŸunu belirten Dönmez, rüzgar konusunda adından sıkça söz ettiren Danimarka’da 5.475 MW kurulu güç olduÄŸuna, kapasite artış sıralamamız ile dünya genelinde ilk onda yer aldığımıza deÄŸinerek sözlerini ÅŸöyle sürdürdü: “Bizim ihtiyacımız daha yüksek teknolojiyi ülkemize getirmekti. Bunu da YEKA ile yaptık. Neredeyse 8 bin parçanın yüzde 65’inin Türkiye’de yapılabileceÄŸini gördük. Bu modele çalışırken benzer ÅŸekilde ihale yapan ülkeleri de inceledk. Hiçbiri bizim kadar agresif deÄŸildi. Türkiye ilk yılda büyük bir hedefe ulaÅŸtı. Yeniliklere devam ediyoruz. Her YEKA’da bir öncekine göre daha iyi olmak için çalışıyoruz. Åžimdi ilk defa denenecek Offshore RES çalışması içindeyiz. YEGM çalışmalarını yapıyor. Sanayici de istekli. En kısa sürede böyle bir proje ile kamu önüne çıkacağız. GüneÅŸte, batarya üzerine depolama kapasitesi saÄŸlayan bir proje üzerinde çalışıyoruz. Özelikle ARGE konusuna dikkati çekmek istiyoruz. Artık Türkiye olarak kopyala yapıştır, tak çalıştır deÄŸil, yap çalıştır modelleri üzerine ilerlemek istiyoruz. Geçen yıl aralık ayında bazı saatlerde elektrik ihtiyacımızın yüzde 16’sını rüzgardan karşıladık. EÄŸer rüzgar kurulu gücümüz 34.000 MW olsaydı o gün itibariyle ülkenin tüm elektrik talebini karşılıyor olacaktık. 

YEKDEM’in nasıl devam edeceÄŸine sektör karar vermiÅŸ

STK adı altında bir takım grupların yenilenebilir enerjiyi protesto ettiklerini belirten Dönmez; “Yanlış yapıldıysa tabi ki düzelteceÄŸiz ama kamuoyunda yanlış algı yaratılmasına da izin vermeyeceÄŸiz. Karanlıkta oturmak istemiyorsak desteklemek zorundayız. Tabi ki çevre- enerji dengesini saÄŸlayağız. Yeni torba yasada elektrik depolama ile ilgili düzenleme yaptık. Arz güvenliÄŸi ile ilgili sıkıntımız yok. Sanayicinin rekabet gücünün arttırılmasına yönelik elektrik maliyetlerini azaltmak için bir hedefimiz var. Ama maliyetlerin altına satış yapmak mümkün deÄŸil” dedi.

2020 yılı sonrasında YEKDEM’in nasıl devam edeceÄŸine “sırtımızı devlete deÄŸil, rüzgara dayayacağız” diyerek sektörün karar verdiÄŸini ifade eden Dönmez, bir yere birden fazla baÅŸvuru olduÄŸunda nasıl deÄŸerlendireceÄŸiz mecburen yarışma yapıyoruz. Bu model tüketicinin lehine çalışıyor. 2020 yılı sonrasında destek olmayacak, daha yumuÅŸak bir mekanizma üzerinde de çalışıyoruz” diye konuÅŸtu.

Yatırımcıların zorluklarını biliyoruz

Yatırımcıların zorluklarını biliyoruz diyen TBMM Çevre Komisyonu BaÅŸkanı Muhammet Balta, bir ülkenin zenginleÅŸmesi için enerjinin önemli olduÄŸunun farkında olduklarını ve bu nedenle enerji yatırımlarına on yıl önceden baÅŸladıklarını ifade etti. 136 milyar dolar ihracaattan 160 milyar dolara çıkıldığını belirten Balta, “Enerji yatırımlarının alt yapısı iki kat büyüdü. Yer altı ve yer üstü zenginliklerini ekonomiye kazandırmak için her türlü çalışmayı baÅŸlattık. Özel sektöre önem veriyoruz. Bürokratik iÅŸlemler açısından çok önemli reformlar yaptığımızı söyleyebiliriz. Çöplerden enerji üreterek ekonomiye kazandırıyoruz. Su, rüzgar, güneÅŸe önem verilerek teÅŸvik edildi. Türkiye yatırım açısından cazibe merkezi haline getirildi. Her yıl yüzde beÅŸ büyüyoruz. Enerji ihtiyacını önceden görüp alt yapısını oluÅŸturmak lazım. Kömür ve nükleer enerji konusunda Polonya, Almanya ve Çin’de olduÄŸu gibi oranımızı arttırmalıyız. Sıkıntılarınızı öÄŸrenerek, yasal düzenlemelerinizi yapacak kiÅŸiler olarak buradayız.” ÅŸeklinde açıklama yaptı.

Sektör sorunlarına çözüm arandı

Toplantının ikinci bölümünde yatırımcılardan gelen sorulara TeiaÅŸ Genel Müdür Yardımcısı Mustafa Ä°zgeç, EPDK Elektrik Piyasası Daire BaÅŸkanı Hacı Ali UlutaÅŸ, YEGM Rüzgar Enerjisi Grup Koordinatörü Özlem Önenç cevap verdi. Sektör temsilcileri, sistem kullanım ücretlerinin çok pahalı olduÄŸunu, sanayicinin üretim yapamadığını, önümüzdeki üç yılın belirsizliÄŸi nedeniyle türbin firmalarının pozisyon belirleyemediklerini söyledi. Ayrıca depolama ile ilgili yapılan mevzuat çalışmaları ile teknik konulardaki belirsizlikler soruldu. Üçüncü ÅŸahıslara ait acele kamulaÅŸtırmaların reddedilmesinin oluÅŸturduÄŸu ön lisans ve lisans süreçlerini geciktiren durumların nasıl çözüleceÄŸi, ikili anlaÅŸmalar gibi konularda da ne ÅŸekilde ilerleme saÄŸlanacağı üzerinde konuÅŸuldu. Kamu tarafından önümüzdeki altı ay içinde bu sorunların büyük bir kısmının çözüme kavuÅŸacağı ifade edildi.