28 GÜNCEL/AGENDA Özellikle son bir yıl içerisinde birçok ülkede gerek Avrupa gerek gelişmekte olan ülkeler gerekse Kuzey Amerika'da nükleer enerjiye olan ilgi tekrardan artmış gözüküyor. Bunun nedenleri; CO2 emisyonlarını engellemek ve CO2 emisyonlarının artmasına set vurmak. Gaza olan bağımlılık ciddi bir şekilde artıyor. Gaz elektrik sektöründe kullanılıyor. Birçok ülke nükleer enerjiyi gaza alternatif olarak görüyor." "Rusya'ya ekonomisini çeşitlendirmesini tavsiye ediyoruz" Sunumunda 2010 yılında dünya enerji piyasasında Rusya'nın rolünü de değerlendiren Birol, Rusya Hükümeti'ne enerji pazarlarının liberalleşmesi, gaz sektöründe reformların yapılması ve gaz sektörünün açılmasını tavsiye ettiklerini vurguladı. Fakat şuanda bu tavsiyenin aksi yönünde bir trend olduğunu ifade eden Birol, şöyle konuştu: "Gazprom'un Rusya enerji sektörü üzerindeki gücü giderek artıyor ve sadece gaz değil şuanda Gazprom'un monopolu petrol ve elektrik sektörüne de geçmiş durumda. Bu bakımdan biz Rusya'yı bu politikalarını gözden geçirmeye ve hem Rusya'nın enerji sektörünün ekonomik verimliliği açısından hem de Rusya'nın müşterisi olan ülkelerin selameti açısından enerji sektörüne daha fazla rekabeti sokmaya ve daha fazla aktörün birbiri ile yarışmaya davet ediyoruz. Ama 2010 yılına baktığımız zaman Rusya özellikle Avrupa'ya dünyanın en fazla gaz üreten ülkesi olacak. Öte yandan mevcut politikalarla AB'deki enerji yakıt kompozisyonuna baktığımız zaman doğal gaz ve yenilebilir enerji kaynaklarının payı giderek artacak. Mevcut politikalarla nükleerin ve kömürün payı ise giderek azalacak. Özellikle çevre konusunda bu ülkeler son derece duyarlı. Bu nedenle yenilebilir enerji kaynaklarının ciddi bir şekilde desteklenmesi bu politikalara verilen bir cevap. AB'nin üzerinde durduğu bir konu da enerji arz güvenliği. Bu bakımdan gaz çok önemli bir rol oynuyor. Bugün AB kullandığı gazın yüzde 40'ını ithal ediyor ve bizim tahminlerimize göre 2030 yılında ithal oranı yüzde BO'lere çıkacak. Şuanda AB'ye gaz satan ülkeler arasında Norveç, Kuzey Afrika ülkeleri ve Rusya var. Rusya'nın payı giderek bu kompozisyonda büyüyor ve bu durum birçok AB ülkesinin ciddiye aldığı sorun olarak görünüyor. Çünkü gaz da petroldeki gibi rezerve açısından son derece konsantre bir konuda." Doğal gaz talebi kömür talebini geçecek Birol, kömür, gaz ve petrol konularında da şu bilgileri verdi: "OECD ülkelerinde kömürle çalışan elektrik santrallerinin kurulması pek gündemde yok. Buna karşın kömür talebi Çin ve Hindistan'dan geliyor. Bu ülkeler dünya kömür talebinin yaklaşık 2/3'ünü karşılıyor. Bu iki ülkenin çok yüksek elektrik talebi var, zengin kömür rezervleri var, bu kömür rezervleri oldukça ucuza mal olabiliyor. O yüzden kömür talebindeki büyüme Asya'dan gelecek. Batılı ülkelerde özellikle çevre ile kaygılardan dolayı kömür az kullanılacak. 2030 yılında kömür dünyadaki enerji talebinin yüzde 22'sini karşılayacak. Gaz tüketimi de özellikle tüm dünyada elektrik sektöründe artıyor. Bugün Avrupa ve Amerika'da yeniden açılan elektrik santrallerinin büyük bir bölümü gazla çalışan santraller. 2015 yılına kadar ısmarlanan santrallere baktığımız zaman her 1O santralden yüzde 75'i gazla çalışan santraller. Bunun iki nedeni var. Bunlardan biri ekonomik olarak avantajlı, diğeri ise gazın kömür kadar çevreye zararı yok. 2030 yılında doğal gaz tüketiminin, bugüne oranla iki katına çıkması bekleniyor. Söz konusu talep artışının büyük bir oranı Afrika, Latin Amerika ve Asya kaynaklı olacak. Dünyadaki gaz rezervleri bu talep artışını karşılamak için yeterli. "Enerjiyi israflı kullanıyoruz" Ayrıca mevcut enerji politikalarının ciddi problemleri de beraberinde getirdiğini savunan Birol, sunumunu şöyle özetledi: "Bu problemler, arz güvenliği, artan CO 2 emisyonları, enerji sektörüne özellikle de elektrik sektörüne çok büyük yatırım gereksinimi. Türkiye örnek olarak 1 dolarlık bir metayı üretirken, AB'nin kullandığı 2.5 misli enerjiyi kullanıyor. Son derece israflı bir şekilde enerjiyi kullanıyoruz. Bu bakımdan enerji tasarrufu son derece önemli bir ödev olarak karşımızda duruyor. Hükümetler enerji piyasalara yatırım çaplı girmesin ama piyasaların doğru, zamanında ve verimli işleyebilmesi için piyasaları çok iyi bir şekilde gözlemlesin ve gerekli kanun ve yönetmelikleri zamanında çıkartsın. Yeni ve güçlü politikalar enerji tasarrufunu artırabilecek ve emisyon artışını azaltabilecektir. " Fatih Birol'un sunumunun ardından 'Küresel Trendler Karşısında Türkiye'nin Enerji Görünümü' adında bir panel düzenlendi. TİM Uluslararası İlişkiler Danışmanı ve Kadir Has Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ahmet K. Han'ın başkanlığındaki panelin, panelistleri arasında DEİK/ Türk- Avrasya İş Konseyleri Başkanı Tuğrul Erkin, Camiş Elektrik Genel Müdürü Sabahattin Günceler, Dr. Fatih Birol ve Türkiye Petrol Mühendisleri Odası Eski Başkanı Necdet Pamir katıldı. Panelistlerden Erkin konuşmasında Türkiye'nin enerji tarihinden, Günceler ise sanayici gözüyle enerji sektörünü değerlendirirken Pamir, dünyadaki enerji kaynaklarına talebin seyri konusundaki bilgilerini katılımcılarla paylaştı. 1 ENERJi & KOJENERASYON DÜNYASI • "Kojenerasyon: Yüksek Verim, Temiz Çevre, Enerjide Yeniden Yapılanma"
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=