
Enerji Ticareti Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Batu Aksoy: "Türkiye'de, Enerji Piyasasında Geçtiğimiz 10 Yıllık Süreçte Büyük Bir Dönüşüm Yaşandı."![]()
ETD, enerji ticaretinin adil ve serbest yapılabilmesi için gereken faaliyetlerde bulunmak, bu ticareti kuralları ve standartlarının, evrensel normlarda konulabilmesi ve tüm taraflara eşit mesafede bir serbest ticaret ortamını oluşturabilmek amacıyla hayata geçirilmiştir. Derneğin güncel faaliyetlerini ve projelerini Enerji Ticareti Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Batu Aksoy ile görüştük. ETD, enerji ticareti piyasasında hangi fonksiyonları üstlenmiştir? Faaliyetleri nelerdir?
2010 yılında temelleri atılan Enerji Ticareti Derneği (ETD), şu anda elektrik ve doğalgaz piyasasında faaliyet gösteren, bünyesinde 45 saygın üyeyi barındıran, etkin bir sivil toplum kuruluşu konumuna ulaştı. Enerji ticaretinin şeffaf ve rekabetçi koşullarda yapılabilmesi için gerekli evrensel normların ülkemizde de yerleşik hale gelerek, tüm taraflara eşit mesafede bir serbest ticaret ortamının oluşturulmasını hedefleyen derneğimiz, bu amaç doğrultusunda bir yandan ilgili kamu kurumları nezdinde yoğun temaslarını sürdürmekte, diğer yandan da piyasa oyuncularının liberal piyasalara uyumunu sağlamak amacıyla çeşitli eğitim programları gerçekleştirmektedir. Ayrıca derneğimiz, uluslararası arenada EFET (European Energy Traders Federation – Avrupa Enerji Tacirleri Federasyonu) başta olmak üzere bir dizi aracı kurum ve enerji haber ajansı ile çeşitli platformlarda ortak projeler yürütmektedir. Türkiye enerji piyasasının liberalizasyonu sürecinin sağlıklı bir şekilde yürümesi için bir yandan teknik çalışma gruplarımız bünyesinde üyelerimizin mutabakatıyla oluşturduğumuz görüş ve önerileri düzenli olarak kamu kurumlarıyla paylaşıyor, diğer yandan da özel sektör tarafında atılması gereken adımları organize ederek, sektörde topyekün bir bilinç oluşturmaya çalışıyoruz.
2014 yılının ilk yarısını piyasalarda yaşanan gelişmeler açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
2014 yılının ilk 5 ayında elektrik piyasasında geçtiğimiz yılın aynı dönemine kıyasla, yaklaşık % 4’lük bir büyüme görüyoruz. Bu artış oranının, yılın ilk aylarında yaşanan soğuk hava ve makroekonomik büyümenin beklentilerin üzerinde gerçekleşmesinden kaynaklandığını tahmin ediyoruz. Arz tarafındaki artış da talepteki bu gelişime paralel gerçekleşti. Ancak, özellikle yılın ilk aylarında yaşanan kuraklık nedeniyle hidro kaynakların üretime katkısının sınırlı kalması, gün öncesi elektrik piyasasında fiyatların beklentilerin bir miktar üzerinde gerçekleşmesine sebep oldu.
Bununla birlikte, Mayıs sonunda 86 yeni üretim tesisinin faaliyete geçmesi ile Türkiye’nin kurulu gücünde yaklaşık 2.000 MW’ın üzerinde artış oldu ve ülkemizin kurulu gücü 66.000 MW’ın üzerine çıktı. Yenilenebilir kaynakların üretimdeki payı %1 ve özel sektörün üretimdeki payı da %2 seviyesinde arttı. Bu dönemde ithalatta %32 civarında, ihracatta ise yaklaşık %35 civarında bir artışla karşılaştık.
2014’ün ilk yarısında, enerji piyasalarının gündemindeki en önemli maddelerden birisi, geçtiğimiz yıl yürürlüğe giren yeni Elektrik Piyasası Kanunu çerçevesinde kurulması öngörülen EPİAŞ (Enerji Piyasaları İşletme A.Ş.), nam-ı diğer Enerji Borsası oldu. Sektör oyuncuları açısından, enerji piyasalarının serbestleşmesi ve likit, şeffaf, güvenilir bir referans fiyat üretme kapasitesine sahip hale gelmesi yolunda önemli bir sembol haline gelen EPİAŞ’ın kurulması sürecinde son aşamaya geldik. Şirketin hissedarlarının önümüzdeki süreçte belirlenerek 3. çeyrek itibariyle kuruluş sürecinin tamamlanacağını ve hızlı bir şekilde operasyonel hazırlıkların başlamasını öngörüyoruz.
Sektörümüz açısından yakından takip edilen bir diğer önemli husus ise EÜAŞ portföyündeki santrallerin özelleştirme süreci. Özelleştirme ihalelerinin başarıyla sürdürülmesi ve piyasanın serbestleşmesi yönünde hayati öneme sahip olan bu özelleştirmelere yönelik irade ve kararlılığın net bir şekilde ortaya konmuş olması, piyasanın serbestleşmesi açısından çok olumlu bir durum. Nitekim bu iradenin yansıması olarak, EÜAŞ bu yıl ilk kez ihale yoluyla elektrik satışı yaptı. 100 MW’lık satışın, sektör oyuncuları olarak uzun zamandır üzerinde durduğumuz, piyasanın en büyük oyuncusu olan EÜAŞ’ın üretiminin mümkün olan en yüksek oranda piyasa koşullarında ticaretinin gerçekleşmesi yönündeki arzumuzun gerçekleşmesi açısından ümit verici bir gelişme olduğunu ifade etmek istiyorum.
Gelecek 5 yıllık periyodda enerji piyasasında ve enerji ticaretinde ne gibi değişikliklerin ve gelişmelerin yaşanacağını öngörüyorsunuz?
Önümüzdeki 5 yıllık süreçte enerji piyasasının liberalizasyonu sürecinde önemli adımların atılacağına ve dolayısıyla ülkemizde enerji ticaretinin büyük bir ivmeyle büyüyeceğine inanıyoruz. Bu yıl içerisinde EPİAŞ’ın kuruluşunun tamamlanması ve piyasa işletim faaliyetini devralması, bu süreçte atılacak ilk önemli adım olacak. Bununla birlikte gün öncesi piyasasının da çok kısa süre içerisinde işlemeye başlayacağını öngörüyoruz. Bu gelişme de ülkemizin enerji piyasası açısından kritik bir dönüm noktası olacak. Yine mevcut çalışmalar kararlılıkla sürdürüldüğü takdirde, ülkemizde artık BİST bünyesindeki vadeli işlem piyasasının da önemli bir ticaret ortamı olabileceğini düşünüyoruz. Önümüzdeki dönemde tezgahüstü piyasalardaki elektrik ticareti konusunda da büyük bir ivme bekliyoruz. Özellikle damga vergisi engelinin aşılması ve ülkemizdeki ticaret şirketlerinin risk algılarının ve yaklaşımlarının gelişmesiyle birlikte, bu piyasaların organize piyasalara da yön ve işaret verebilecek bir güce ulaşmasını ümit ediyoruz. Ayrıca, dış ticarette özellikle bu yıl sonuna doğru ENTSO-E ile nihai katılım anlaşmasının imzalanması ile birlikte önemli bir gelişim bekliyoruz. Gürcistan ile Türkiye’deki hattın tamamlanmış olmasından dolayı, özellikle bu ülkenin piyasasındaki gelişimlerin ülkemizin elektrik ticareti potansiyeline olumlu yansıyacağını düşünüyoruz. Ülkemiz için çok yeni bir kavram olmakla beraber, şu anda çalışmalarına devam edilen talep tarafının piyasa katılımı konusunda da önümüzdeki 5 yıllık süreçte önemli gelişmeler yaşanacağına inanıyoruz.
Perakende elektrik ticaretinde de, önümüzdeki dönemde ülkemizde ciddi bir açılım bekliyoruz. Serbest tüketici limitinin sıfıra çekilmesi, şu anda yetersiz kalan serbest tüketici işlemleri ile ilgili teknik altyapının iyileştirilmesi yönünde atılacak adımlar, hukuki ayrıştırma konusunda elde edilecek başarı ve rekabet konusunda mevzuatlardaki ya da bunların uygulamalarındaki eksikliklerin giderilmesi ile birlikte, şu anda bulunduğumuz noktanın çok ötesinde bir perakende elektrik ticareti ortamına sahip olacağımıza inanıyoruz.
Doğalgaz piyasasındaki gelişmelere de bakarsak, öncelikle Doğalgaz Piyasası Kanunu’nda değişiklik öngören tasarının en kısa sürede Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yasalaşarak yürürlüğe girmesini arzu ediyoruz. Bu değişiklikle birlikte ilk olarak BOTAŞ’ın ticari faaliyetlerine göre ayrıştırılmasını, ardından dengeleme gazı piyasası ve gün öncesi piyasasının yürürlüğe girmesini ve de ithalat ile yeniden ihracat olmak üzere ticaret önündeki engellerin kaldırılmasını arzu ediyoruz.
Türkiye’de enerji piyasasının genel sorunları ve dernek olarak sunduğunuz çözüm önerileri hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bir kere her şeyden önce, Türkiye’de enerji piyasasında geçtiğimiz 10 yıllık süreçte büyük bir dönüşümün yaşandığını ve bu süreçte önemli başarılara imza atıldığını vurgulamamız gerekiyor. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun kuruluşu başta olmak üzere, yapılan mevzuat ve uygulama değişiklikleri, Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezi’nin kuruluşu ve mevcut piyasanın aşamalı şekilde faaliyete geçişi, dağıtım özelleştirmeleri ve Avrupa enterkonnekte sistemine bağlantı gibi devrim niteliğinde değişiklikleri içeren yoğun bir dönemi geride bıraktık.
Özellikle devletin enerji sektöründeki hakim rolünün devamı ve bu rolün fiyat oluşumlarını etkileme imkanı barındıran konumu, şeffaflık konusunda adım atmakta zorlanılması, teknik kapasite yetersizliğinden kaynaklı ve öngörülemeyen maliyet yükleri, fiyat oluşum metodolojisinin belirsizliği ve bundan dolayı fiyatlara karşı oluşan güvensizlik, ikili anlaşmalarda her sözleşme başına yeniden ödenen damga vergisi, perakende elektrik ticaretinde rekabeti engelleyici bazı hususlar, standart eksikliği gibi başlıca sorunlar, elektrik ticaretinin büyüme hızını aşağı yönlü etkilemektedir.
ETD olarak sektörümüz adına uzun vadede öncelikli hedefimiz, adil rekabetin sağlandığı şeffaf ve serbest bir piyasa yapısıdır. EPİAŞ’ın yönetim kurulundaki temsil yapısı ve organizasyonu, rekabet, şeffaflık ve öngörülebilirlik sağlayacak olan serbestleşme sürecinin ilk ve önemli adımı olarak görüyoruz. Bu bağlamda sektör oyuncularının da EPİAŞ’ın organizasyon yapısında yer alması, sadece hissedarlık anlamında değil, aynı zamanda yönetim ve denetim kademelerinde diğer paydaşlarla eşit oranda sektör temsiline önem veriyoruz.
Enerji sektörü katılımcılarının önemli bir diğer sıkıntısı da orta ve uzun vadede güvenilir ve şeffaf fiyat oluşumu ile öngörülebilirliği sağlayacak fiyat referansının ortaya çıkamaması. Bu sorunu aşabilmenin en önemli adımı da, piyasanın kendi dinamikleri ile şekillenebilmesini sağlayacak işlem miktarı ve derinliğinin sağlanması, bunun için de kamu şirketleri dahil tüm piyasa katılımcıları arasında rekabet ve şeffaflığı sağlanmalıdır.
Öte yandan likiditeyi uzun vadeye yayan fiziki uzlaştırmalı ürünlerle, piyasanın uzun vadeli gösterge fiyatlarını maliyetleri doğrultusunda rekabetçi koşullarda oluşturacak olan piyasa oyuncuları BİST bünyesinde şekillenecek, türev emtia piyasalarının hacmine yön verecektir. Bunun için doğru zamanlama ile doğru risk yönetimi ürünlerinin piyasa oyuncularına sunulması gerektiğine inanıyoruz.
Sadece piyasa işleyişine bağlı olmayan bazı önemli sorunlar, piyasada derinlik ve likiditenin sağlanmasının önünde engel teşkil ediyor. Bunların başında ise tezgahüstü piyasalarda yapılan ticaretin önündeki en önemli engel olan damga vergisi sorunu sayılabilir. Yeni Elektrik Piyasası Kanunu ile EPİAŞ ve BİST bünyesinde yapılan işlemlere damga vergisi muafiyeti getirilirken, tacirlerin kendi aralarında organize piyasalar dışında yaptıkları ticaret bu muafiyet kapsamı dışında kaldı. Bu durum, EPİAŞ’a sinyal verecek tezgahüstü piyasalardaki işlem hacminin gelişmesine engel oluyor. Bu yönlendirme ile EPİAŞ’ta şekillenmesi beklenen yüksek hacim gösterge fiyatı henüz yakalanamadığından bir kısır döngü oluşturmakta, bu da platformda ticaret hacminin düşük seyretmesine ve dolayısıyla piyasanın işlem hacminin olabileceğinden çok daha küçük kalmasına sebep olmaktadır.
Yine Türkiye piyasasında gerek derinlik ve likidite, gerekse fiyat dengelemesi açısından önem arz eden dış ticaret ile ilgili konular da enerji ticareti açısından önemlidir. Bu konuda en az sorun yaşanması için de Türkiye’de enerji ve dış ticaret ile ilgili kurum ve kuruluşlarının kapasite ve desteklerinin artması ve mevzuatın bu yönde adapte edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan elektrik üretiminde doğalgaz çevrim santrallerinin sahip olduğu ciddi pay, doğalgaz piyasasında yaşanan gelişmeleri de elektrik sektörünün gündeminde üst sıralara taşıyor. Geçtiğimiz 10 yıllık süreçte elektrik piyasasının şeffaf, liberal ve rekabetçi bir yapıya çevrilmesi sürecinde atılan olumlu adımların, aynı şekilde doğalgaz piyasasında da atılması gerekmektedir. Doğalgaz piyasasına ilişkin temel beklentimiz, mevcut Doğalgaz Piyasası Kanunu’nda değişiklik öngören tasarının en kısa zamanda meclisimiz gündemine getirilerek yasalaşmasıdır. Tasarıdaki en önemli husus ise, BOTAŞ’ın mevcut dikey bütünleşik yapısının ayrıştırılarak, şeffaf ve rekabetçi bir piyasa yapısının oluşturulmasıdır.
Kanunun yanı sıra ikincil mevzuatta önem arz eden bir diğer husus ise, Dengeleme Gazı Piyasası ile Gün Öncesi Piyasası’nın kurulması. EPDK tarafından çıkartılan mevzuat çerçevesinde ülkemizde bir Dengeleme Gazı Piyasası’nın ilk önce sanal uygulamasının başlatılması, ardından da fiili olarak işlemeye başlaması öngörülüyor. Dengeleme Gazı Piyasası’yla eş zamanlı olarak, Gün Öncesi Gaz Piyasası’nın da faaliyete geçirilmesi ve doğalgaz piyasasının EPİAŞ’a entegrasyonunun, elektrik ve doğalgaz piyasalarının entegre bir şekilde büyümesinin önünü açacağına inanıyoruz.
Tabii ki bu piyasa yapısının işleyişinde bir diğer önemli faktör, ticaretin fiziki olarak gerçekleşmesini sağlayacak iletim sistemi altyapısıdır. Özellikle doğalgaz açısından sistem altyapısını etkileyen fiziksel sorunlar, elektrik sektörüne de etkisi bakımından önemli bir risk unsuru olarak göze çarpmaktadır.
Sektörümüzün diğer önemli bir faaliyet alanı ise perakende elektrik satışıdır. Bilindiği üzere her sene EPDK tarafından belirlenen yıllık toplam elektrik tüketim miktarını aşan tüketiciler kullandıkları elektriği kendi seçtikleri bir elektrik tedarik şirketinden sağlama hakkına sahip. Hukuki ayrıştırma gibi düzenlemelerle, perakende ticaret piyasasının rekabete açıklığı ve serbestleşmesi açısından çok önemli adımlar atılmış olmakla beraber, uygulamasında gösterilecek hassasiyet çok daha önemlidir. Denetim yolu ile uygulamada da bu şirketlerin arasındaki ayırımın hassasiyetle takip edilmesi, adil ve serbest piyasa açısından olmazsa olmaz şarttır. Bu konuda, özellikle serbest tüketicilerin bilinçlenmesi, haklarını takip etmeleri ve seçeneklerini bilerek davranmaları da sağlanmalıdır.
Serbest ve rekabete açık bir perakende ticaret piyasası açısından en önemli problem öngörülemeyen maliyetlerdir. Piyasa kurgusu dolayısıyla serbest tüketicilere satış yapan şirketlerin yüklenmek zorunda kaldığı bazı bedeller, tamamen tahmin ile hesaplanabilmektedir. Bu da hem tedarik şirketlerine verdiği zarar, hem şirketlerin fiyat belirleme politikaları arasında yarattığı rekabet eşitsizliği, hem de serbest tüketicilerin olabilecek seviyeden daha yüksek fiyatlarla elektrik tedarik etmelerine sebep olması açısından büyük bir problem olarak karşımıza çıkıyor. Bu manada maliyeti oluşturan tüm bedellerin öngörülebilirliğinin sağlanması, formüllerinin standardizasyonu ve dağılımlarının adaleti için tedbirlerin alınması yönünde, ETD olarak temas ve çalışmalarımız da devam ediyor.
Perakende elektrik ticaretinde sadece piyasa yapısına bağlı olmayan operasyonel konular da bulunuyor. Mevzuatta belirlenmiş olmasına rağmen, serbest tüketicilerin tedarikçi değiştirmelerine dönük işlemlerde, yine serbest tüketicilerin sayaçlarının okunması ve tüketimlerinin faturalanmasında yürürlükteki mevzuat ve dağıtım şirketlerinin uygulamaları arasındaki farklılık göze çarpıyor. Bu konular mevzuat açısından büyük oranda açıklığa kavuşmuş olmakla birlikte, temel beklentimiz mevzuatlar arasındaki uyumun ve mevzuat uygulamalarının ve denetimlerin hassas bir şekilde takip edilmesidir.
Dünyada çeşitli gelişmeler nedeniyle enerji dengelerinin değişeceği konuşuluyor. Siz bu konu hakkında neler söylemek istersiniz? Türkiye bu yeni düzen içerisinde sizce kendini nerede konumlandıracak?
Dünyada enerji dengelerinin değişiminde arz – talep dengesinden ziyade, jeopolitik gelişmelerin rol oynadığını görüyoruz. Suriye’deki gelişmelerin Irak’a sıçraması, Libya’daki iç çatışmaların ülkenin ihracatını aşağıya çekmesi ve Nijerya’da yaşanan iç çatışmalar, küresel petrol piyasalarında talebin karşılanmasına yönelik endişeleri yükseltiyor. Bununla birlikte arz tarafında büyük hacimle piyasaya giren yeni oyuncular da bulunuyor. ABD’nin hem petrol hem de doğalgaz piyasalarında dünyanın en büyük üreticisi olma yolunda hızla ilerlediğini, ona büyük LNG projeleriyle Avustralya’nın eşlik ettiğini görüyoruz.
Türkiye’nin geleneksel olarak enerji politikalarını üzerine kurguladığı Rusya, İran ve Azerbaycan ile birlikte bölgenin enerji gündeminin yeni oyuncularıyla geliştireceği ilişkiler sayesinde ve kendi enerji piyasalarında yapacağı düzenlemeler ile Orta Doğu, Kafkaslar ve Güneydoğu Avrupa’yı birleştiren bir enerji ticaret merkezi olarak ön plana çıkacağına inanıyoruz.
Son zamanlarda yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Yeni hedefleriniz nelerdir?
Enerji Ticareti Derneği olarak kuruluşumuzdan bu yana, ülkemizin topyekün ekonomisi üzerinde büyük etkisi olan elektrik ve doğalgaz dahil olmak üzere enerji piyasaları konusunda çalışmalar yapmaya, fikirler ve çözüm önerileri üretmeye ve bunları kamu ve özel sektör olmak üzere tüm ilgili taraflarla paylaşmaya çalışmaktayız. Bu bağlamda, en fazla üzerinde durulmuş ve süreç olarak başarıyla sonuçlandırılmış olan EPİAŞ’ ın kurgusu, yönetim yapısı, içeriği gibi konularda yapılan çalışmalara katkı vermeye devam ediyoruz.
Ayrıca piyasada serbestleşme ve şeffaflığın artırılması, tezgahüstü piyasada ikili ticaretin önündeki en önemli engel olan damga vergisinin kalkması konularında ilerleme sağlanması, Borsa İstanbul bünyesinde işlem gören ve görecek olan elektriğe dayalı kontratların daha piyasa dostu bir yapıya kavuşturularak işlem miktarının artması, serbest tüketicilere perakende elektrik satışı konusunda da rekabetin sağlanabilmesine yönelik olarak mevzuatsal düzenlemeler ve uygulamalarında iyileşmenin sağlanması, serbest tüketici işlemlerinin yürütüldüğü teknik altyapıların geliştirilmesi gibi birbirini tamamlayacak hedeflerimiz ve bunlara dönük çalışmalarımız devam ediyor.
Yine enerji borsası kavramında olduğu gibi ülkemiz için yeni olan fakat piyasalarımızın geleceği için büyük önem taşıdığına inandığımız talep tarafı piyasa katılımı, çevre ülkelerle piyasa bütünleşmeleri gibi ileri düzeyde hedefler koymakta, fikir ve öneriler üretmeye çalışıyoruz.
Son olarak eklemek istediğiniz hususlar var mıdır?
Jeopolitik konumumuzun sağladığı faydaları ülkemizi bir enerji ticaret merkezi haline getirerek artırabiliriz. Bunu sağlayabilmek için, serbest ticaretin önünü açmalı ve çevremizdeki kaynak sahibi ülkelerin enerji emtialarını Türkiye Enerji Ticaret Merkezi gösterge fiyatlarını esas alarak fiyatlandırmalarını sağlayacak tüm mevzuat ve altyapı gelişimlerinin önünü açmamız gerekmektedir. Gaz ve petrol, sadece transit olarak değil, dahili arz ve talebin de artan hacimleri ile fiyat oluşumuna destek vereceği şekilde Türkiye gaz şebekesi ve petrol boru hatları ile entegre akışının sağlanması gelecekteki arz güvenliği ve maliyet bazlı güvenilir fiyat oluşumunun en önemli mihenk taşı olacaktır. Türkiye transit boru hatlarının geçtiği bir ülke olmaktan çıkarılmalıdır. Enerji emtiaları tarifeler etrafında değil, arz ve talep doğrultusunda fiyatlanmalı, fiyatlar ve verimli kullanım arasında sağlıklı bir denge kurulmalıdır. Bu verimlilik, enerji emtialarını kullanan her sanayi için gösterge olmalı ve ilgili tüm sanayi kuruluşlarının uluslararası rekabette sadece ekonomik enerji tüketimine yönelimlerini ve rekabetçi piyasayı sürekli talep eden ve hatta piyasa oyuncusu olmalarına teşvik etmelidir. Yükselen üretim hacmi, ancak tarifeler yerine arz ve talep doğrultusunda piyasada belirlenen enerji emtiası bedelleri ile mümkün olacaktır. Aksi takdirde görünmeyen teşvik mekanizmaları doğrudan ve dolaylı vergilerle hazine tarafından toplanmaya çalışacağı, ancak yaratılamayan değer ve sermaye ile yeni yatırımlarının önünün tıkandığı bir hale dönüşecektir. Büyüme olumsuz etkilenecektir. Serbest piyasa dünya gerçekleri ile entegre güvenilir gösterge fiyatla arzı artıracak şekilde yatırımı ülkemize çekecektir. İlginizi çekebilir... Escon Enerj, CEO'su Onur Ünlü: "Doğru Kojenerasyon Tasarımı Maksimum Verimlilik Sağlar"Dergimizin sorularını yanıtlayan Escon Enerji CEO'su Onur Ünlü ile ülkemizdeki enerji verimliliği potansiyeli ve Escon Enerjı'nin hedeflerini ... İzocam Genel Direktörü Murat Savcı: 'Yalıtım Kendini Geri Ödeyen Bir Sistemdir'Sürdürülebilir bir gelecek için yalıtım uygulamalarının yaygınlaşması gerektiğini ifade eden
İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, yalıtımın kendini ge... 'Elektrostatik Filtreler Toz Emisyonunun Tamamına Yakınını Temizliyor'2019 yılında Türk, Alman ve Danimarka ortaklığında kurulan INKWER firmasının Genel Müdürü Murat Erdem dergimizin sorularını yanıtladı. Erdem, elektros... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.