
ABB Türkiye Ülke Müdürü Burhan Gündem: “Enerjinin Kaliteli, Sürekli ve Ucuz Olmasını Sağlayacak Altyapı Yatırımlarının Sürdürülmesi Gerekli”![]()
Enerji sektörünün 2011 yılı için ilk altı aylık dönemini nasıl değerlendiriyorsunuz?
![]()
2010 yılında Türkiye ekonomisi, içinde bulunduğumuz bölgede ve gelişmekte olan ülkeler arasında istikrarlı ve hızlı büyüme örneği sergilemiştir. Üstelik Avrupa’da yaşanan sıkıntılara rağmen, % 8.9’luk büyüme dünyada olumlu yankılar uyandırdı.
Geçtiğimiz yılın olumlu büyümesinin ardından Türkiye 2011 yılına pozitif bir büyüme ivmesiyle girdi. Her ne kadar göstergeler 2011 yılı büyüme oranının geçen yılın altında olacağına işaret etse de ülkemiz olumlu bir performans sergileyecektir.
Büyümenin temel dayanağı üretmektir ve üretmek için de daha çok enerjiye gereksinim duyarız, tabii bunu verimli bir şekilde, tüketmek durumundasınız. Bu da sürekli artan enerji talebi anlamına gelir. Bu bağlamda büyüyen ekonomi ile ülkemiz geçen yıl enerji üretiminde % 8,42 oranında artış sağladı. Ayrıca aynı yıl içinde toplam kurulunu gücünü %10’un üzerinde bir artışla yaklaşık 50,000 MW’a çıkardı. En güzel olanı ise, 5 yıl önce öngörülen 1,250 MW’lık rüzgar enerjisi kurulu gücüne, fazlası ile 2010 yılı sonu itibari ile ulaşılmış oldu. Yani, artan enerji talebini yenilenebilir enerji kaynakları ile sağlamaya ağırlık vermek artık kamu / özel herkesin öncelikleri arasında.
2011 Ocak-Nisan dönemine ait yayınlanan rakamları göz önüne aldığımızda yılın ilk üç ayında elektrik üretiminin geçen yılın aynı dönemine oranla yaklaşık %11 arttığını görüyoruz. Tüketimde Nisan itibariyle bir yavaşlama görülse de bunun artışa geçeceğini düşünüyorum. Devreye alınacak santrallerle birlikte bu yıl kurulu gücün 51,807 MW olması bekleniyor.
2011 yılına baktığımızda bir diğer konu da, üretimin daha verimli ve modern hale getirilmesidir. Enerjinin kaliteli, sürekli ve ucuz olmasını sağlayacak altyapı yatırımlarının ve özelleştirmelerin planlanan şekilde kararlılıkla sürdürülmesi gerekli. Sanayinin en temel girdisi olan enerjinin arz güvenliğinin sağlanması, doğru ve zamanında yapılacak yatırımlara bağlıdır. Dolayısıyla, ABB olarak bizim de içinde yer aldığımız üretim sektörünün rekabet gücünün artması için kaliteli, ucuz ve verimli enerji kullanımını desteklememiz gerekiyor.
Buna ek olarak, iklim değişikliği ve onun şekillendirdiği yeni mekanizmalara tanık olduğumuz günümüzde Türkiye’nin erken bir aşamada konumunu belirlemesi, uluslararası yatırımcıları çekecek cazip modeller üzerinde çalışılması gereklidir.
Ülkemiz enerji sektörünün sonraki altı aylık dönemine ilişkin değerlendirmeleriniz nelerdir?
2011 ikinci yarısında ilk yarıdan çok farklı bir seyir beklemiyorum. Ancak günümüzde, büyük ekonomilerde bile kırılganlıkların arttığını düşünürsek, ekonomik öngörülebilirlik eskiye kıyasla daha zayıf. Dış kaynaklı ekonomik kırılganlığa ek olarak, ülkemizin aşırı büyüyen dış ticaret fazlasından kaynaklanan cari açığın ekonomimiz için ciddi sorun olabileceğini düşünüyorum.
2009 ve 2010 yıllarında da tanık olduğumuz gibi enerji yatırımları daha çok orta ve uzun döneme odaklandığı için kısa dönem dalgalanmalardan pek etkilenmemekte. Bu anlamı ile küçük sarsıntılar olsa bile, ki umarız olmaz, bu senenin ikinci yarısı için öngörülen enerji yatırımlarının aynı hızda devam edeceğine inanıyorum.
Yukarıda söz ettiğimiz yenilenebilir enerji kaynaklarının şebekeye entegrasyonu ve izlenmesi için gerekli altyapının kurulması önemli konular arasında olacaktır. Çünkü, özellikle yenilenebilir enerjinin üretimindeki belirsizlik, şebekenin yakından izlenmesini gerektiriyor. Dünyada da bunun için geliştirilmiş pek çok sistem mevcut.
Yılın ilk yarısı firmanız açısından nasıl geçti? Beklentileriniz ve hedefleriniz doğrultusunda nasıl bir değerlendirme yapabilirsiniz?
Geçtiğimiz aylarda sergilediğimiz performans, tüm yıl için öngördüğümüz hedeflere ulaşabileceğimizin sinyalini veriyor. Biz ABB olarak her zaman ulaşılmaz değil sürdürülebilir stratejiler ve hedefler peşinde olduk. Çalışanlarımıza, teknolojik altyapımıza ve dünyada bir parçası olduğumuz ABB grubuna güvendik.
Sadece bu yılın başından beri dünyada 3 adet şirket satın aldık. Bunlardan sonuncusu, özellikle enerjiyi yoğun olarak kullanan veri merkezlerinde (data centers) enerji verimliliği sağlamaya yönelik yazılımlar geliştiren bir firmadır. Bu alanda organik büyüme trendimiz devam edecektir.
Önümüzdeki döneme dair projeleriniz ve hedefleriniz hakkında neler söylemek istersiniz?
ABB gelişmekte olan diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de büyümeye devam ediyor. Önümüzdeki 4 yıl içinde yaklaşık 3 katına çıkacağız. Bu kapsamda Türkiye’de kuracağımız önemli hidroelektrik santralleri otomasyonu ile rüzgar santralleri şalt tesisi projelerimiz var ve bunların örnek teşkil etmesini istiyoruz.
Ayrıca, sanayinin hemen hemen her koluna hem de enerji sektörüne yönelik güçlü servis bölümümüz var, bunu Türkiye dışında pek çok ülkeyi kapsayacak şekilde daha da genişletiyoruz.
Teknolojide öncülük ABB için temel öneme sahiptir. 6 bin bilim insanımız, dünyada 7 araştırma merkezimiz ve 70 üniversiteyle işbirliğimiz var. Buralarda elde edilen sonuçları ülkemize getirerek yenilikçi, enerji verimliliği yüksek ürün ve hizmetleri müşterilerimize sunacağız.
İhracatımızı aynı ivmeyle sürdürürken yeni pazar arayışlarımızı da güçlendireceğiz.
2011- 2015 yılları ABB için yatırım ve büyüme dönemi olacak. ABB grubu olarak bize değer katacak yeni iş alanlarını takip ediyoruz. Güçlü teknoloji altyapımız, endüstri ve proses know-how’ımızla Türkiye’nin geleceğine katkıda bulunmaya devam edeceğiz.
ICCI 2011’e sponsor olan firmalardan birisiniz. Neden böyle bir tercih yaptınız? Sizce ICCI, Türkiye enerji sektörü açısından ne anlam taşıyor?
Bence ICCI son 17 yıldır Türkiye’de enerji sektörünün temel sorunlarının ele alınmasında, kamu ve özel sektör kuruluşlarının etkileşimine, konferanslar kanalıyla yeni fikirlerin tartışılmasına olanak tanıyor. Burada kurulan iletişimle, teknolojik gelişmelerin sunduğu imkanlar tüm boyutlarıyla ele alınırken uygun yatırım ortamları, uluslararası katılımcılarla dünyadaki trendler değerlendirilmiş oluyor.
İlginizi çekebilir... İzocam Genel Direktörü Murat Savcı: 'Yalıtım Kendini Geri Ödeyen Bir Sistemdir'Sürdürülebilir bir gelecek için yalıtım uygulamalarının yaygınlaşması gerektiğini ifade eden
İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, yalıtımın kendini ge... 'Elektrostatik Filtreler Toz Emisyonunun Tamamına Yakınını Temizliyor'2019 yılında Türk, Alman ve Danimarka ortaklığında kurulan INKWER firmasının Genel Müdürü Murat Erdem dergimizin sorularını yanıtladı. Erdem, elektros... ZeroBuild Summit'23 Direktörü Doç. Dr. Gamze Karanfil Kaçmaz: "Sıfır Enerji Bina'lara Dönüşümü Konu Alacağız"Bu yıl 4. kez düzenlenecek olan Uluslararası Sıfır Enerji Binalar Zirvesi ZeroBuild Summit'23'te; Sıfır Enerji Binalar'a dair tüm bileşenl... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.