
Türkiye’nin İlk Rüzgar Enerjisi Öğrenci Kulübü, Başarılı Çalışmalara İmza Atıyor![]()
YTÜ Rüzgar Kulübü hakkında bize biraz bilgi verebilir misiniz?
![]()
YTÜ Rüzgar Kulübü, Mart 2010’da kurulan ve bu alanda faaliyet gösteren Türkiye’deki ilk ve tek üniversite öğrenci kulübüdür. Buna bağlı projelerin çoğu da ilk olma özelliği taşıyor. Hedef sadece rüzgar enerjisi. Yenilenebilir enerjiyi genel olarak almak istemedik çünkü projeler ona bağlı olarak dağılacaktı. O yüzden biz spesifik bir konu seçtik.
Genel anlamda projeler organizasyonel ve teknik olmak üzere ikiye ayrılıyor. Organizasyonel projelerde amacımız biraz daha kişisel gelişimimizi sağlamak. Teknik projelerdeki amacımız ise, teknik bir kulüp olduğumuz için teknik bilgi birikimimizi arttırıp, profesyonel meslek hayatına şimdiden kendimizi hazırlamak. Bu iki konuda da amacımıza ulaştık. Türkiye’de bu alandaki tek kulüp olduğumuz için rüzgar enerjisi firmalarında da ilgi ve destek görüyoruz. Böylelikle hem sektörü tanıyorsunuz, hem kendinizi geliştirmiş oluyorsunuz. Tüm bunların dışında, kulüp içerisinde yapılan tüm çalışmalar ortak bir amaç doğrultusunda yürütülüyor: rüzgar enerjisi hakkında, başta Yıldız Teknik Üniversitesi’nde olmak üzere toplumsal bir bilinç oluşturmak, bu konuda dünyada yaşanan gelişmelerin ve gelişen teknolojilerin takibini yapmak ve projeler üretmek.
Kulübü kurarken neden rüzgarı seçtiniz?
Kulüp kurulurken, hocalarımız özellikle yenilenebilir enerji üzerine odaklanan bir kulüp olsun istiyorlardı. Hatta bizden sonra Alternatif Enerji Kulübü de kuruldu. Ama biz spesifik bir konu olsun istedik. Rüzgarı tercih etmemizin nedeni de hem benim kişisel ilgim vardı, hem de gelişmesi açısından potansiyeli çok yüksek bir sektör. Güneşte henüz daha yapılabilecek çok fazla bir şey yok. Avrupa’da Amerika’da önce o teknolojinin gelişmesi lazım ki, Türkiye’de de “hadi artık bu teknolojiyi de takip edelim” denilebilsin. Ama rüzgarda Amerika, Avrupa aldı başını gidiyor zaten. O yüzden artık o sektörü buraya getirme anlamında önü açık bir konu. Sonra ilgili arkadaşlarla oturduk beyin fırtınaları yaptık biz bu rüzgar konusunda neler yapabiliriz diye ve sonra üzerinde çeşitli projeler gerçekleştirebileceğimize karar verdik. Güneş enerjisiyle çalışan araba her üniversitede var. Biz farklı bir şeyler yapmak istedik. Türkiye’de rüzgar enerjisiyle çalışan ilk arabayı biz yaptık.
YTÜ Rüzgar Kulübü olarak ne gibi projelere imza attınız?
Organizasyonel olarak en büyük projemiz “Rüzgar Günleri 2011”di. Eski Enerji Bakanımız Hilmi Güler, birçok önemli firmanın yöneticileri, sektör temsilcileri, kamu temsilcileri bu etkinliğimize katıldı. Organizasyonun tamamını biz üstlendik, sadece Makine Fakültesi Dekanlığı’nın desteğini almamız gerekti, çünkü işin resmiyetinin ve ciddiyetinin olması gerekiyordu. Onun dışında A’dan Z’ye ne yapıldıysa bu kulüp içerisinde oluşan proje ekibiyle birlikte yaptık. Bunlar haricinde Mart 2010’da “Rüzgar ve Güneş Enerjisi Teknolojileri Öğrenci Semineri“ vardı. Bu seminer Rüzgar Günleri için bir hazırlıktı aslında.
Teknik olarak hangi projeleri geliştirdiniz?
![]()
Geçen sene temelde 4 proje vardı. Bunun haricinde teknik gezi, konferanslar yapılıyordu, eğitimler yapılıyordu ama 4 temel proje vardı 2’si organizasyonel, 2’si teknik projeydi. Bu teknik projelerden biri rüzgar enerjisiyle çalışan araba, diğeri ise türbin projesiydi. Türbin projesiyle ilgili biz şöyle bakıyorduk, her teknolojiyi kaçırıyoruz, elimizden kaçıp gidiyor. En azından bu teknolojiyi mümkün olduğunca yakalayalım çünkü yeni bir teknoloji, yeni bir sektör, düşüncesiyle hareket ettik.
Üniversitemizin Davutpaşa Kam-püsü’nde rüzgar ölçümleri yapıldı. Çeşitli programlar öğrenerek, bu ölçümlerin analizlerini yaptık. Enerjisa, Zorlu Enerji, Ağaoğlu Enerji gibi yatırımcı olan çoğu enerji firmasının yaptığı mühendislik çalışmalarının çok benzerlerini biz de yaptık. Bu aşamada öğrenme süreci vardı, firmalara gidip konuşarak, hangi programın nasıl kullanıldığını, rüzgar ölçümünün nasıl değerlendirildiğini öğrenmeye çalıştık. Bölgenin dijitize haritasının alınması gerekiyordu. Mühendislerin desteğini aldık bunlarla ilgili. O aşamayı öğrendikten sonra kendi analizlerimizi yaptık. Dolayısıyla Davutpaşa Kampüsü’nde yaklaşık 20 kW’lık bir türbin kurmak için tüm fizibilite çalışmalarını yaptık, ancak o projenin bütçesi hayli fazlaydı. Bir öğrenci projesi için 130 bin lira çok büyük bir para. Rektörlük de “siz sponsoru bulun kalanını biz tamamlarız” diyerek destek verdi. Bu projenin amacı; yerli türbin olması için bunun biliminin yapılması gerekiyor, o yüzden de önümüzde somut bir örnek olsun ve bunun üzerinden tasarımlar yapılsın, yüksek lisans, doktora tezleri yapılsın, yerli rüzgar sektörü gelişsin idi. Ancak yeterli sponsor desteği sağlayamadığımız için şu an projemizi bekleme aşamasına aldık.
Rüzgar enerjisiyle çalışan arabanızın özellikleri nelerdir, açabilir misiniz?
Kulübü kurarken sürdürülebilirliği açısından her sene revize edilebilecek bir projeye ihtiyacımız vardı. Arş. Gör. Şaban Pusat, Danimarka’da yüksek lisans yaparken araçların varlığından haberdar oluyor. Rüzgarla çalışan araçlar var, bunu araştırın dedi. Biz de bu araçlarla düzenlenen yarışlara başvurduk. 2010 yılında düzenlenen yarışa önce gözlemci olarak katıldık. Türkiye’de bu arabayla ilgili konuşmadığımız insan kalmadı neredeyse ama kimsenin haberi yoktu. Rüzgarla otomotivin birleşmesini kimse yorumlayamıyordu. Genelde yorum şu oluyordu, rüzgardan elektrik elde edilir, elektrik enerjisiyle tahrik verilir araba gider. Ama bizim tasarladığımız araç tamamen mekanik bir araçtı. Projede toplam 7 kişi çalıştı.
Hiçbir profesyonel mühendislik desteği olmadan, sadece üniversite öğrencileri tarafından yapılan bu arabaya “Bora” ismini verdik. Aracın en önemli özelliği rüzgara karşı gidiyor olması. Kanatlar vasıtasıyla elde ettiğimiz mekanik enerjiyi çeşitli aktarım organlarıyla tahrik tekerine ilettik. Toplam 4 tekeri vardı. Alüminyum şaseden yapıldı, çünkü hafif olması gerekiyordu. Arabanın gövdesi brandadan yapıldı. Hem çok hafif, hem de su ve yağmur geçirmiyor aerodinamiği de sağlıyor. Aracımızın hızı yaklaşık 6 km/saat, yürüme hızından biraz daha hızlı. Ama bizim ilk seneki amacımız zaten aracın yürümesiydi. Çünkü 14 araçtan bu sene ilk gün yürüyemeyen 5 araç vardı. Bizimki de bunlardan biriydi. Sonra yoğun çalışmayla ertesi gün resmi olarak turu tamamladık ve gösterdiğimiz üstün gayretten dolayı “Jüri Özel Ödülü”ne layık görüldük.
Seneye 2 tane araba projesi yapılıyor. Biri iki senelik bir proje dolayısıyla o araç önümüzdeki sene olamayacak ama 2013’te dereceye oynayan bir araç olacak. 2012’de yine büyük ihtimalle “Bora”yla katılacağız. Eksiklerimizi gördük onu modifiye edeceğiz.
Rüzgarla çalışan arabaların ticari olma ihtimalini açıkçası pek yok. Çünkü rüzgar olmazsa gitmiyor. Rüzgarın parametresi bizim elimizde değil. Ne zaman hibrid bir araç olur hem güneş, hem hidrojen ve rüzgar birleştirilir o zaman ancak ticari hale gelebilir. Bizim amacımız, rüzgar enerjisinin Türkiye’de bir potansiyeli olduğunu göstermek, aynı zamanda kendi mühendislik kabiliyetlerimizi geliştirmekti. Önümüzdeki dönemde araba dışında farklı projelerimiz de var. Bunlardan biri, bir katamaran projesi. Deniz rüzgar için en pürüzsüz ortam. Belki tatil beldelerinde kullanılabilir. Bir de kanat projemiz var, burada da kendimiz bir kanat tasarlayalım, bunun kalıbını hazırlatalım ve daha sonra kendi kanatlarımızı imal edelim istiyoruz. Kulüp sektöre pek çok eleman yetiştirmiş oluyor. Bu da gösteriyor ki kulüp ileride nitelikli eleman konusunda hem akademik çalışmalar, hem de özel sektör için büyük bir kaynak haline gelecek.
İlginizi çekebilir... Escon Enerj, CEO'su Onur Ünlü: "Doğru Kojenerasyon Tasarımı Maksimum Verimlilik Sağlar"Dergimizin sorularını yanıtlayan Escon Enerji CEO'su Onur Ünlü ile ülkemizdeki enerji verimliliği potansiyeli ve Escon Enerjı'nin hedeflerini ... İzocam Genel Direktörü Murat Savcı: 'Yalıtım Kendini Geri Ödeyen Bir Sistemdir'Sürdürülebilir bir gelecek için yalıtım uygulamalarının yaygınlaşması gerektiğini ifade eden
İzocam Genel Direktörü Murat Savcı, yalıtımın kendini ge... 'Elektrostatik Filtreler Toz Emisyonunun Tamamına Yakınını Temizliyor'2019 yılında Türk, Alman ve Danimarka ortaklığında kurulan INKWER firmasının Genel Müdürü Murat Erdem dergimizin sorularını yanıtladı. Erdem, elektros... |
||||
©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.