3 Mayıs 2023 | HABERLER | 2.110 kez okundu |
Jeopolitik geliÅŸmeler ve fiyat artışlarıyla tetiklenen enerji krizi, azalan üretim maliyetleri ve net sıfır hedefleri doÄŸrultusunda yeÅŸil hidrojen ekonomisi giderek büyüyor. PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&, küresel düzeydeki artışa paralel olarak Türkiye’deki yeÅŸil hidrojen talebinin 2030’a kadar 1-1,5 milyon tonu, 2050’de ise 2-2,5 milyon tonu geçebileceÄŸini öngörüyor.
PwC’nin strateji danışmanlığı grubu Strategy&; rüzgâr, güneÅŸ, hidroelektrik ve biyoenerji gibi yenilenebilir enerjilerle üretilen ve 2050 yılına kadar karbon sıfır hedeflerine ulaÅŸmak için önemli bir enerji kaynağı olarak görülen yeÅŸil hidrojen ile ilgili analizden danışmanlığa kadar kapsamlı çalışmalar yürütüyor.
Petrol rafinerileri, çelik üretimi ve cam yapımı dahil olmak üzere geniÅŸ bir sektör yelpazesinde birçok üretim sürecinde kullanılma potansiyeli olan yeÅŸil hidrojene yönelik talep yakın zamanda gerçekleÅŸen jeopolitik geliÅŸmelerin ve fiyat artışlarının tetiklediÄŸi enerji krizinin yanı sıra azalan üretim maliyetlerinin de etkisiyle giderek artıyor. Bu küresel eÄŸilimin özellikle 2030’dan sonra ivme kazanması bekleniyor. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), net sıfır emisyon senaryosunda hidrojen talebinin 2030’da 200 milyon tona (Mt), 2050’de ise 450-500 milyon tona yükseleceÄŸini öngörüyor. Bu miktar, 2021’de sadece 94 Mt düzeyindeydi.
Türkiye’nin karbonsuzlaÅŸma hedefinde kimya sektörü öncelikli
Raporu deÄŸerlendiren Strategy& Türkiye Direktörlerinden Cem Çamlı ve Mehmet ÖzenbaÅŸ ÅŸu ifadeleri kullandı: “Türkiye'nin yeÅŸil hidrojen ekonomisi geliÅŸtirme konusundaki kararlılığı, daha sürdürülebilir ve düÅŸük karbonlu bir geleceÄŸe doÄŸru atılmış olumlu bir adım. DoÄŸada en çok bulunan element olan hidrojenden yenilenebilir enerjilerle saÄŸlanan yeÅŸil hidrojen önümüzdeki süreçte çelik, kimya, taşımacılık, rafineri ve enerji üretimi gibi sektörlerde giderek daha yüksek oranda kendine yer bulacak. Çünkü küresel emisyonun %41’i doÄŸrudan termal enerji ihtiyacından etkilendiÄŸinden enerji yoÄŸun bu sektörlerin dönüÅŸtüÄŸünü göreceÄŸiz. Çelik üreticileri ÅŸimdiden bu teknolojiyi pilot projelerde test ediyor. Rafineri ve kimya sektörleri küresel hidrojen talebinin yüzde 80’inden fazlasını oluÅŸturuyor. Özellikle kimya, karbonsuzlaÅŸma hedefleriyle birlikte Türkiye’nin öncelikli sektörlerinden biri. YeÅŸil hidrojene geçiÅŸin 2050’ye kadar son kullanıcı sektörlerindeki durumu deÄŸiÅŸtirmesi bekleniyor iken bu pazarda kendine alan açmak isteyen oyuncuların yatırım, iÅŸ modeli, tedarikçi ağı ve kapasite gibi baÅŸlıklarda stratejik kararlarını bir an önce vermeleri gerekiyor”.
Türkiye’nin hidrojen üretim kapasitesi 2053’e kadar 70 GW’a çıkacak
Türkiye de çevresel düzenlemelerin beklentileriyle yeÅŸil hidrojen çalışmalarını ve yatırımlarını hızlandırdı. Özellikle Türkiye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın Ocak 2023’te yayımladığı Türkiye’nin Ulusal Hidrojen Teknolojileri Stratejisi ve Yol Haritası, Türkiye’yi öncü yeÅŸil hidrojen ekonomilerinden biri olarak küresel arenaya çıkardı. Ulusal hidrojen stratejisine göre, Türkiye 2030’a kadar 2 gigawatt (GW), 2035’e kadar 5 GW ve 2053’e kadar 70 GW hidrojen üretim kapasitesi kurmayı hedefliyor.
Pazara girecek yeni oyuncular nelere dikkat etmeli
Strategy&, Türkiye’deki yeÅŸil hidrojen talebinin 2030’a kadar 1-1,5 Mt’yi, 2050’de ise 2-2,5 Mt’yi geçebileceÄŸini öngörüyor. Strategy&, Türkiye’nin büyüme potansiyeli yüksek hidrojen pazarına giriÅŸ yapmak isteyen oyunculara kapsamlı pazar potansiyeli analizi ve detaylı rekabet deÄŸerlendirmesi yapmalarını tavsiye ediyor. Bu kapsamda yeni oyuncular öncelikle ÅŸu stratejik soruları yanıtlamalı:
• Türkiye hidrojen pazarına baÅŸarıyla girebilmek için stratejik seçenekler nedir?
• Hidrojen deÄŸer zincirinin neresinde en çok deÄŸeri yaratabiliriz?
• Ulaşılabilir pazarın boyutu ve bu stratejik seçeneklerin beklenen kârlılığı nedir?
• Ne kadar yatırım yapmalıyız?
• Azaltmamız gereken kilit pazar, rekabet ve düzenleme riskleri neler?
• Hidrojen üretimi halihazırdaki veya gelecekteki becerilerimizle nasıl uyuÅŸuyor?
• Sinerji fırsatlarından yararlanabilir miyiz?
• Ortaklıklarla ne tür iÅŸ modelleri yaratabiliriz?
• Pazara giriÅŸ stratejimizi kilit müÅŸteriler, ürünler, fiyatlandırma seviyeleri, tedarikçi ağı ve gerekli kapasite çevresinde nasıl tasarlamalıyız?
R E K L A M