200x200 piksel Reklam Alanı

Enerji Sepetindeki Kaynak Payları Yeniden Şekilleniyor

Enerji Sepetindeki Kaynak Payları Yeniden Şekilleniyor

24 Ağustos 2011 | HABERLER
87. Sayı (TEMMUZ - AĞUSTOS 2011)
1.047 kez okundu

SUNUSAllah Türkiye’yi ve Türk insanını seviyor. Bir başka ifadeyle Allah, Orta Asya bozkırlarında yaşayan Türk kökenli soydaşlarımızın aklına “Batıya git, ekmek de, su da bulursun” fikrini sokmuş, soydaşlarımız da at sırtında binlerce kilometre yol kat etmiş, savaşmış, yenmiş ve Anadolu’ya ulaşmış. Bakmış ki, cennet gibi bir ülke. Havası güzel, doğası güzel, bereketi güzel, bu topraklara yerleşmiş. Gerçekten de, Allah bize dünyanın en güzel ve büyük yer üstü zenginliğini vermiş. Yer altı zenginliğimiz yok diye sızlanmayalım. Yer altı zenginliği, azalıcı, tükenici ama yer üstü zenginliği kalıcı. Milyonlarca yıl o güzellikte yaşayacak ve o kaynakları kullanacağız. 
 
Son yıllarda hükümetimiz bu gerçeği bütün yönleriyle gördü ve peş peşe çıkardığı kanunlarla, yerüstü enerji kaynaklarımızı kullanıma sunmanın yollarını açtı. 2005 yılından itibaren rüzgarımız, suyumuz, jeotermal kaynaklarımız, tarımsal atık ve artıklarımız ve şehir atıklarımız değerlendiriliyor. Yasalar çıkmakla kalmıyor, beraberinde teşvikleri de getiriyor. Teşvikler arzu edilen seviyede olmasa da, ilk adımları atmak ve piyasayı tanımak için itici güç oluyor. 2005’ten bu yana 1486 MW’lık rüzgar santrali kurulup işletmeye alınmış; yaklaşık toplam 1000 MW’ı yapılmakta. 2500 MW’ı da sırada. TEİAŞ ihalelerle, yeni rüzgâr santrallerine en iyi hava parası ödeyenleri belirliyor. Yani, yeni rüzgar santralleri geliyor. 
 
Akarsularımızın değerlendirilmesi de öyle. Yaklaşık 800 adet akarsuyumuz (nehir, dere, çay gibi) enerji kaynağı olarak değerlendirilme aşamasına girmiş. Bir kısmı projelendiriliyor, bir kısmı yapılıyor. Yapılıyor da, çevre sorunları da yaşanıyor. Akarsuyun potansiyel enerjisini değerlendirirken, çevreyi değersiz bir duruma sokmamak lazım. Enerji üretmek marifet değil. Marifet olan, akarsularımızın güzelliklerini koruyarak ve hatta onları daha da güzelleştirerek enerji üretmektir. İnşaat sırasında hafriyat toprağını müsait yerlere figüre etmeden gelişi güzel atan, kalıcı derivasyon tünelleriyle derenin yatağını değiştiren ve binlerce yıl o derenin suyunu can suyu gibi kullanan doğa dengelerini bozan müteahhitlerimizi savunursak, gelecek nesillerimiz bizi affetmez. Bir projeye başlarken, nasıl hafriyat planları ve iş akışı planları yapıyorsak, aynı şekilde ve ciddiyetle “çevre koruma ve güzelleştirme” planları yapmalıyız ve bu işleri inşaatımızın “yapılmazsa olmaz bir parçası” gibi uygulamaya koymalıyız. Özellikle Karadeniz Bölgemizden yükselen “Çevreciler”in sesi, akarsularımızdan enerji üretimine değil, akarsularımızın Allah’ın yarattığı güzelliğinin bozulmasınadır. 
 
Çok önemli ve büyük yenilenebilir kaynaklarımızdan biri de tarımsal artık ve atıklardır. Akademik kuruluşlarımızın yapmış olduğu araştırmalardan, her yıl 3.5 milyon ton buğday, 3.0 milyon ton mısır, 1.5 milyon ton çavdar ve yulaf, 1.5 milyon ton pamuk, 1.3 milyon ton ayçiçeği, artığının tarlada kaldığı, bunların da tarla ile birlikte nadasa bırakıldığı veya tarlada yakılarak tüm bakterilerin de yok edildiği ve doğa dengesinin bozulduğu saptanmıştır. Bu durumu gören hükümetimiz, 29.12.2010 yılında 6094 sayılı teşvikler yasası ile biyogaz ve biyokütle kaynaklı elektrik üretimi satışına 13.3. USDcent/kWh gibi en yüksek tarife vermiştir. Bu kaynakların elektrik ve/veya buhar üretim maksatlı değerlendirilmesiyle, 2400 MW’lık Atatürk Barajı kadar elektrik üretilebileceğini hesaplıyoruz. EPDK’ya yapılan biyokütle ve biyogaz lisans başvurularından görüyoruz ki, hareket başlamıştır ve tarımsal artıklar büyük ölçüde değerlendirilecektir. Çünkü kanunla getirilen 10 yıllık satış garantili fiyat 13.3 USDcent/kWh, oldukça cazip bir fiyattır. Ayrıca 10 yıllık satın alma garantisi bu gibi projeleri rahatlıkla kredi verilebilir (bankable) yapmaktadır.
 
Yenilenebilir enerji kaynaklarından jeotermal de değerlendirilmeye başlanmıştır. Ancak jeotermal projeleri uzun süreçli projelerdir. İşletmesi de sıkıntılıdır. Bu nedenle 7.5 USDcent/kWh fiyatın, bu işletme güçlüklerini göz önünde tutarak yükseltilmesi, jeotermal yatırımları, hedeflendiği gibi 2023’te 1000 MW kapasiteye çıkartacaktır. Geleceğin en parlak yatırımları, güneş enerjisi yatırımlarıdır. Ülkemizin güneş alma kapasitesi özellikle güney ve güneydoğu bölgelerimizde çok yüksektir. Ancak birim (KW) tesis bedeli  henüz hazmedilebilir seviyede değildir. Bununla beraber, 2 yıl önce 4000 €/KW mertebesinde olan fotovoltaik (PV) birim yatırım bedeli bugünlerde 1400-1600 €/KW seviyesine kadar inmiştir. Teknoloji ucuzladıkça yatırımların pahalılığı azalmaktadır. Gelecek yıllarda güneş yatırımlarının “Enerji mix” sepetindeki payının büyüyeceğine inanıyorum. Yazımın başında söylediğim gibi, ülkemizin yer üstü zenginlikleri giderek daha çok değerlendirilmekte ve bu kaynakların “Enerji Mix” sepetindeki payı artmaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı arttıkça, enerji kaynaklarında dışa bağımlılığımız (petrol, doğal gaz, ithal kömür) azalacaktır.
 
Yenilenebilir enerji kaynaklarının bu yükselen cazibesi enerji yatırımları hızlandırıyor ama, elektrikte arz güvenliğimizi sağlayamıyor. Çünkü bu kaynaklardan hemen hepsi mevsime, havaya, yaza, kışa, yani kontrol edemediğimiz doğal güçlere bağlı. Bu nedenle elektrik toplama havuzuna sürekli akış sağlayamıyor. Bu tesisler, yeterince elektrik üretecek havayı, suyu, güneşi bulamayınca hemen onların yerini alacak ve sistemimizde elektrik arz güvenliğini sağlayacak başka tesislere de ihtiyaç var.
 
2010 yılında 3800 MW’lık yeni üretim kapasitesi işletmeye alınmıştır. Bunun yarısı yenilenebilir enerji kaynaklı, yarısı da doğal gaz ve kömür kaynaklı üretim tesisleridir. Bir başka ifadeyle, ne kadar hızlı yapılırsa yapılsın, sadece yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı yatırımlar, sistemin her yıl 4000 MW’ı bulan yeni üretim tesisinin ihtiyacını karşılayamıyor. Bu durumu gören enerji yatırımcıları, 2011 yılının ilk yarısında, yenilenebilir enerji kaynaklı başvuruların dışında, EPDK’ya, toplam kapasitesi 10,600 MW’ı bulan doğal gaz kombine çevrim üretim lisansı başvurusunda bulundular. Bu kadar büyük doğal gaz santrali başvurularının esas nedeni, yılda 8000 saate kadar baz yük santrali olarak çalışabilmesidir. Bu santraller çevreye zarar vermedikleri için, çevrecilerden kömür ve hidrolik santrallerinde olduğu kadar tepki de almıyorlar. Yani inşaat ve montaj planlandığı zamanda bitebiliyor. Ayrıca, bugünkü gaz fiyatıyla (32USDcent/m3), elektrik üretim maliyetleri de, halen yürürlükte olan referans toptan satış fiyatının (14.07 krş/kWh – 16.12.2010 EPDK kararı) çok altında olduğu için, karlılığını sürdürebilecekler. Tek sorun gaz tedarikidir. Gaz ikmal yönünden Sanayi Bakanlığı’nın ve Botaş’ın, hem Gazprom’la, hem İran’la, hem Azerbaycan’la ve hem de Irak’la yürüttüğü hassas denge politikalarını TÜRKOTED olarak destekliyoruz. Özellikle Irak gazının bir an önce Ceyhan’a ulaştırılmasına önem ve öncelik verilmesinin gereğine inanıyoruz. Bu gaza Nabucco’dan önce Türkiye’nin ihtiyacı olacak.
 
Etrafımız doğal gaz zengini ülkelerle çevrilidir. Biz gaz bulamazsak kimse bulamaz. Yeni gaz kaynaklarının Türkiye’ye aktarılmasında veya LNG gaz tedarikinde BOTAŞ, lisanslı doğal gaz ithalatçıları ile bugünkünden daha büyük ve samimi işbirliği içinde olmalıdır. 10 yıldan beri yürürlükte olan 4646 sayılı doğal gaz piyasa kanunu da Botaş’a bu işbirliğini emretmektedir.
 
Dostça ve Hoşça Kalın.
 

 

İlginizi çekebilir...

İş Grubu Rüzgar Türbini Üreticisi Ateş Çelik'e Ortak Oluyor

Yenilenebilir enerji alanında yerli ekipman üretiminin öncü şirketlerinden Ateş Çelik'e, İş Bankası Grubu tarafından ortak olunmasına yönelik pay ...
30 Haziran 2025

Enerjinin Geleceği Maxxen Ev Sahipliğinde Konuşuldu

Yenilenebilir enerji sektörünün önde gelen mühendislik firmalarından Kontek Enerji'nin yüzde 100 iştiraki olan Maxxen'in ev sahipliğinde Ankar...
27 Haziran 2025

Efor Holding'den 280 Milyon Dolarlık Rüzgar Enerjisi Yatırımı: Nordex ile 209,5 MW'lık Stratejik Ortaklık

İş birliği çerçevesinde, YEKA RES-2024 kapsamında Sivas'ta 160 MW kurulu güce sahip bir rüzgâr enerji santrali ile İstanbul'un Silivri ve Çat...
26 Haziran 2025

 
Anladım
Web sitemizde kullanıcı deneyiminizi artırmak için çerez (cookie) kullanılır. Daha fazla bilgi için lütfen tıklayınız...

  • Boat Builder Türkiye
  • Çatı ve Cephe Sistemleri Dergisi
  • Enerji & Doğalgaz Dergisi
  • Su ve Çevre Teknolojileri Dergisi
  • Tersane Dergisi
  • Tesisat Dergisi
  • Yalıtım Dergisi
  • Yangın ve Güvenlik
  • YeşilBina Dergisi
  • İklimlendirme Sektörü Kataloğu
  • Yangın ve Güvenlik Sektörü Kataloğu
  • Yalıtım Sektörü Kataloğu
  • Su ve Çevre Sektörü Kataloğu

©2025 B2B Medya - Teknik Sektör Yayıncılığı A.Ş. | Sektörel Yayıncılar Derneği üyesidir. | Çerez Bilgisi ve Gizlilik Politikamız için lütfen tıklayınız.