Geçen yıl tamamlanan yaklaşık 4000 MW’lık yarışmaların, toplam beÅŸ milyar dolarlık rüzgar yatırımı anlamına geldiÄŸinin altı çizilen raporda, Türkiye’nin rüzgar santrali yatırımlarında ve rüzgar sanayisinin yerlileÅŸmesinde ataÄŸa geçtiÄŸi vurgulandı. Raporla ilgili açıklamalarda bulunan TÜREB BaÅŸkanı Mustafa Serdar Ataseven, halen iÅŸletmede olan bazı projelerin kapasite artış taleplerinin deÄŸerlendirilmesi Her yıl rüzgar hakkındaki geliÅŸmeleri raporlayan TÜREB, rüzgar enerjisi istatistik raporunu bugün düzenledikleri basın toplantısıyla paylaÅŸtı. Geçen yıl tamamlanan yaklaşık 4000MW’lık yarışmaların, toplam beÅŸ milyar dolarlık rüzgar yatırımı anlamına geldiÄŸinin altı çizilen raporda, Türkiye’nin rüzgar santrali yatırımlarında ve rüzgar sanayisinin yerlileÅŸmesinde ataÄŸa geçtiÄŸi vurgulandı.

Rapora göre rüzgar enerjisinde hem iÅŸletmeye geçen, hem de inÅŸaası devam eden santrallerde azalma olduÄŸu görülüyor. Rüzgar yatırımları yok denecek kadar az olan Karadeniz ve GüneydoÄŸu Anadolu bölgeleri gibi ikincil rüzgar alanlarında ise hayata geçen santrallerde artış var.

Son beÅŸ yıldır ortalama yüzde 30 büyüyen sektör, bu yıl yüzde 12,5 oranında artış kaydetti. Ä°nÅŸaa halindeki santrallerde ise yüzde 30 oranında gerileme var.
Raporda rüzgar kurulu gücünün 2016 sonunda 6.106 MW, 2017 sonunda ise 766 MW’lık bir artışla 6.872 MW’a ulaÅŸtığı belirtildi. Ä°ÅŸletmede olan proje sayısı 164 olurken, Polat Enerji 566 MW ile ilk sırada, GüriÅŸ 453 MW ile ikinci sırada ve Demirer Holding 445 MW ile üçüncü sırada yer alıyor.

Ä°ÅŸletmedeki rüzgar enerjisi santrallerinin kurulu güç bakımından yüzde 39’u Ege bölgesinde, yüzde 34’ü Marmara’da, yüzde 13’ü Akdeniz’de ve yüzde 9’u Ä°ç Anadolu Bölgesinde bulunuyor. Karadeniz ve GüneydoÄŸu Anadolu’da hayata geçen santrallerde artış olduÄŸu görülüyor. Ä°llere göre sıralamada geçen seneye göre bir deÄŸiÅŸiklik yok. Yine birincil rüzgar alanları olan Ä°zmir, Balıkesir, Manisa ve Hatay ön planda.

Ä°ÅŸletmedeki RES’lerin % 61’i 2007 öncesi baÅŸvurularına ait
Rapordaki çarpıcı bölümlerden biri de baÅŸvuru tarihlerine göre Ä°ÅŸletmedeki RES’ler. Ä°ÅŸletmedeki RES’lerin yüzde 61’i 2007 yılı öncesindeki baÅŸvurulara ait. 1 Kasım 2007 sonrasında ise yüzde 28’inin iÅŸletmeye geçebildiÄŸi, kalan yüzde 11’lik kısmın da ilave kapasite artışlarından dolayı olduÄŸu belirtiliyor.

Ä°nÅŸaa Halinde RES’ler yüzde 31 azaldı
Ä°nÅŸaası devam eden 552 MW’lık 26 proje içinde en büyük pay 155 MW ile Sancak Enerjiye ait. 57 MW ile Pakmem Elektrik ikinci, 39 MW ile Erdem Holding üçüncü sırada yer alıyor. Ä°nÅŸaa halinde projelerin bu sene Ä°ç Anadolu bölgesinde ağırlık kazandığı gözlemleniyor. Konya’daki ve KahramanmaraÅŸta’ki inÅŸaası devam eden rüzgar yatırımları ise artık Türkiye’de ikincil rüzgar alanlarının da hareketlendiÄŸinin göstergesi.

Kapasite Artış Talepleri Değerlendirilmeli
Rapora iliÅŸkin görüÅŸlerini düzenledikleri basın toplantısında dile getiren TÜREB BaÅŸkanı Mustafa Serdar Ataseven, sektör olarak öncelikli amaçlarının sürdürülebilir, öngörülebilir ve yerlilik oranı yüksek bir piyasa oluÅŸturmak olduÄŸunu söyledi. 2020 yılı sonrasındaki belirsizliÄŸin ortadan kaldırılmasıyla sektördeki canlılığın daha da artacağına inandıklarını ifade eden Ataseven, sanayicilerin ve yabancı yatırımcıların bu süreci yakından takip ettiklerinin altını çizdi.

GeçtiÄŸimiz yıla göre rüzgar sektörü performansının düÅŸtüÄŸünü kaydeden Ataseven, yatırım süreçleri esnasında sektörün yavaÅŸlamasını istemediklerini belirterek konu hakkında ÅŸunları paylaÅŸtı: “Ä°nÅŸaa halindeki santrallerimizde ciddi bir azalma var. Ve maalesef yerine yenilerini ekleyemedik. 2015 yılının müracaatlarına iliÅŸkin yarışmalar yıl sonu tamamlandı. Sektör önümüzdeki iki üç yıl boyunca izin süreçleri ve inÅŸaalar ile uÄŸraÅŸacak. Bu da rüzgar sektörü için daralma anlamına geliyor. Ä°nÅŸaa halinde olan santrallere baktığımızda iki türbin firmasının ön planda olduÄŸunu görüyoruz. DiÄŸer türbin firmalarının ve sanayicinin de canlılıklarını korumaları için sektör hareketliliÄŸinin devam etmesi önemli.

Bu noktada halen iÅŸletmede olan bazı projelerin kapasite artış taleplerinin deÄŸerlendirilmesi yönünde bir önerimiz var. Yatırımcıların mevzuatta yer alan kapasite artışlarına iliÅŸkin taleplerinin önünün açılması bu süreci rahatlatacaktır diye düÅŸünüyoruz.

Bu taleplerin önü açılırsa sektör süratle bu yatırımları hayata geçirebilir. Çünkü bu projeler inÅŸaat izin süreçlerini tamamlamış, yollarını inÅŸaa etmiÅŸ, enerji nakil hatlarını baÄŸlatmış, kamulaÅŸtırmasını bitirmiÅŸ projeler. Yatırım tutarı 1,5-2 milyar dolar olan, 1.100 MW civarındaki bu yatırımların önü açılırsa, 2018-2019 yıllarında oluÅŸacak duraksamanın önüne geçilebileceÄŸini düÅŸünüyoruz.

Bununla birlikte ülkemizdeki sanayinin hızla geliÅŸmesi için büyük ölçekli projelere ihtiyaç var. Zaten YEKA bu amaçla ortaya konan projelerden biri. YEKA projesi ile birlikte küçük ve orta ölçekli projelerin devamlılığının saÄŸlanması sektörün sürdürülebilirliÄŸi açısından önemli. Bunların hepsini birarada yapmayı baÅŸarabilirsek ülke ekonomisine maksimum faydayı saÄŸlamış olur, piyasada derinleÅŸiriz.

Ä°lerleyen süreçte Türkiye’de rüzgar sektörü belli bir doygunluÄŸa ulaÅŸtıktan sonra, OrtadoÄŸu ve Kuzey Afrikadaki ülkelere kadar uzanan sanayici portföyü oluÅŸmasına destek vermiÅŸ oluruz. Kısacası sektör hem normal mevzuatlarla alınan baÅŸvuruları, hem de YEKA’yı birlikte sürdürmeyi bekliyor. Bu nedenle Nisan 2018’de alınması planlanan 2000MW’lık baÅŸvuruların alınması sektör adına büyük önem taşıyor.

Bir de, yarışmaların piyasa fiyatı üzerinden indirim belirterek deÄŸil de, YEKA modelinde olduÄŸu gibi elektrik fiyatları üzerinden deÄŸerlendirilmesinin projelerin hayata geçme ÅŸansını arttıracağını düÅŸünüyoruz. Bu yaklaşım finansman saÄŸlama açısından da yatırımcıya kolaylık saÄŸlayacaktır. Temiz enerjiye giden yolda adımlarımızı hızlandırmanın tam zamanı” gerektiÄŸini ifade etti.